el-iktihâl ~ اَلْإِكْتِهَالُ

Kamus-ı Muhit - الإكتهال maddesi

اَلْإِكْتِهَالُ [el-iktihâl] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Bir adam كَهْلٌ [kehl] olmak maʹnâsınadır; yukâlu: إِكْتَهَلَ الرَّجُلُ إِذَا صَارَ كَهْلًا Ve ehl-i lügat bu mâddeyi sülâsîden istiʹmâl eylememekle كَهَلَ الرَّجُلُ demek sahîh değildir, gerçi hadîs-i âtîde sülâsîden me΄hûz olarak كَاهِلٌ [kâhil] kelimesi vârid olmuştur o dahi ihtilâf üzeredir; mâ-nassuhu: أَنَّ الرَّجُلُ سَأَلَ النَّبِيَّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ الْجِهَادَ مَعَهُ فَقَالَ “هَلْ فِي أَهْلِكَ مِنْ كَاهِلٍ” بِكَسْرِ الْهَاءِ وَيُرْوَى “مَنْ كَاهَلَ” بِفَتْحِ الْمِيمِ وَالْهَاءِ أَيْ مَنْ تَزَوَّجَ فَلَمَّا قَالَ لَهُ مَا هُمْ إِلَّا أُصَيْبِيَةٌ صِغَارٌ أَجَابَهُ فَقَالَ عَلَيْهِ السَّلَامُ “تَخَلَّفْ وَجَاهِدْ فِيهِمْ وَلَا تُضَيِّعْهُمْ” Pes evvele göre كَاهِلٌ [kâhil] كُهُولَةٌ [kuhûlet]le muttasıf kimse demektir ve sânîye göre مُكَاهَلَةٌ [mukâhelet]ten olur ki تَزَوَّجَ maʹnâsına müstaʹmeldir. Şârih der ki evvele göre كَاهِلٌ [kâhil]-i baʹîrden me΄hûz olmakta muhtemeldir, zîrâ ʹArablar فُلَانٌ كَاهِلُ بَنِي فُلَانٍ derler, عُهْدَتُهُمْ فِي الْمُلِمَّاتِ وَسَنَدُهُمْ فِي الْمُلِمَّاتِ maʹnâsını irâde ederler ki ehl ve ʹayâlinin umûruna mütekeffil ve müteʹahhid adam demek olur. İntehâ. Ve

إِكْتِهَالٌ [iktihâl] Bâgçenin çiçekleri serâpâ açmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: إِكْتَهَلَتِ الرَّوْضَةُ إِذَا عَمَّ نَوْرُهَا

Vankulu Lugatı - الإكتهال maddesi

اَلْإِكْتِهَالُ [el-iktihâl] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Bir kimse otuzun geçip كُهُولَةٌ [kuhûlet] sıfatı üzere olmak; yukâlu: إِكْتَهَلَ الرَّجُلُ إِذَا صَارَ كَهْلًا Ve

إِكْتِهَالٌ [iktihâl] Ot uzanıp çiçeklenmeğe dahi derler, yukâlu: إِكْتَهَلَ النَّبَاتُ إِذَا تَمَّ طُولُهُ وَظَهَرَ نَوْرُهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı