اَلْإِمْنَاءُ [el-imnâ΄] (hemzenin kesriyle) Menî inzâl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَمْنَى الرَّجُلُ إِذَا أَنْزَلَ الْمَنِيَّ Ve Mekke’de Minâ dedikleri mahalle gelmek maʹnâsınadır, ʹalâ-kavlin Minâ’ya konmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَمْنَى الْحَاجُّ إِذَا أَتَى مِنًى أَوْ نَزَلَهَا Ve nâka مُمْنِيَةٌ [mumniyet] olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَمْنَتِ النَّاقَةُ إِذَا صَارَتْ مُمْنِيَةً
اَلْإِمْنَاءُ [el-imnâ΄] (hemzenin fethi ve elifin meddiyle) Cemʹi. Ve مَنَا [menâ] مَنٌّ [menn]den efsahtır. Ve
مَنَا [menâ] Kadere dahi derler; yukâlu: مَنَا لَهُ الْمَانِي اَيْ قَدَرَ Ve
مَنَا [menâ] Mukâbil maʹnâsına da gelir; yukâlu: دَارِي مَنَا دَارِ فُلَانٍ أَيْ مُقَابِلَتُهَا Ve fî hadîsi Mucâhid “اِنَّ الْحَرَمَ حَرَمٌ مَنَاهُ مِنَ السَّمَوَاتِ السَّبْعِ وَالْأَرَضِينَ السَّبْعِ” أَيْ قَصْدُهُ وَحِذَاؤُهُ Yaʹnî Harem-i şerîf zikr olunanlara mukâbildir. Ve gâh olur مَنَا [menâ] مَنَازِلُ [menâzil]den terhîm olunur zarûret-i şiʹr için, nitekim, şiʹr-i Lebîd’de vâkiʹ olmuştur ve lâkin bu zarûret-i kabîhadır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı