el-intidâb ~ اَلْإِنْتِدَابُ

Kamus-ı Muhit - الإنتداب maddesi

اَلْإِنْتِدَابُ [el-intidâb] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Zikr olunan نَدْبٌ [nedb] kelimesinden iftiʹâldir, hass ve igrâ ile bir işe daʹvet olunan kimse daʹveti kabûlle icâbet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَدَبَهُ إِلَى اْلأَمْرِ فَانْتَدَبَ أَيْ دَعَاهُ إِلَيْهِ فَأَجَابَ ve minhu’l-hadîsu: “إِنْتَدَبَ اللهُ لِمَنْ خَرَجَ فِي سَبِيلِهِ” اَلْحَدِيث، مَعْنَاهُ أَجَابَهُ إِلَى غُفْرَانِهِ أَوْ ضَمِنَ وَتَكَفَّلَ لَهُ أَوْ سَارَعَ بِثَوَابِهِ وَحُسْنِ جَزَائِهِ أَوْ أَوْجَبَ تَفَضُّلاً أَيْ حَقَّقَ وَأَحْكَمَ أَنْ يُنْجِزَ لَهُ ذَلِكَ Mefhûm-ı hadîs budur ki “Hazret-i Bârî ʹazze şânuhu fî sebîlillâh gazâ ve cihâda hurûc ve ʹazîmet eden mücâhid hakkında magfiretle icâbet eder, zîrâ lisân-ı hâlle mücâhid-i merkûm gufrân-ı ilâhîyi daʹvet eylemiştir” yâhûd “magfûr olmasına dâmin ve kefîl olur yâhûd “mukâbilinde hüsn-i ʹivaz ve mesûbâtını îfâya müsâraʹat eder, ecr ve ganîmet cihetiyle” yâhûd “âhirette hüsn-i cezâ ve idhâl-ı cennet gibi ʹivaz ve mükâfât ihsân eylemeği tahkîk ve îcâb eder.” Bunların mecmûʹu te΄essür ve icâbet maʹnâlarından me΄hûzdur.

Vankulu Lugatı - الإنتداب maddesi

اَلْإِنْتِدَابُ [el-intidâb] (hemzenin kesriyle) Bir işi işlemeğe daʹvet olundukta imtisâl etmek; yukâlu: نَدَبَ لِلْأَمْرِ فَانْتَدبَ لَهُ أَيْ دَعَاهُ لَهُ فَأَجَابَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı