اَلْإِنْبَاتُ [el-inbât] (hemzenin kesriyle) Bu dahi yer otlu olmak maʹnâsınadır ve ot bitmek maʹnâsına lâzım olur; yukâlu: أَنْبَتَتِ اْلأَرْضُ إِنْبَاتًا وَأَنْبَتَ الْبَقْلُ Ve bitirmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْبَتَهُ اللهُ فَهُوَ مَنْبُوتٌ Burada مَنْبُوتٌ [menbût] hilâf-ı kıyâs üzeredir, أَحَبَّهُ فَهُوَ مَحْبُوبٌ gibi. Mütercim der ki işbu: ﴿وَاللهُ أَنْبَتَكُمْ مِنَ اْلأَرْضِ نَبَاتًا﴾، الآيَة kerîmesinde baʹzılar masdar-ı sülâsî masdar-ı mezîd mevziʹine vazʹ olundu dediler tedrîcî neşv ü nemâ bulduklarına mebnî yâhûd kudret-i ilâhîye nisbet hemân nebât gibi bir maʹnâ olduklarına işâret için. Ve baʹzılar نَبَاتًا lafzı hâldir dediler ve ehl-i beyân ʹindinde sanʹat-ı ihtibâki mutazammındır ki أَنْبَتَكُمْ إِنْبَاتًا فَنَبَتُّمْ نَبَاتًا sebkindedir. Ve tâze oğlanın kasığı kılı bitmek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: أَنْبَتَ الْغُلاَمُ إِذَا نَبَتَتْ عَانَتُهُ
اَلْإِنْبَاتُ [el-inbât] Bitmek ve bitirmek ve
إِنْبَاتٌ [inbât] Kasık kılı bitmeğe dahi derler; yukâlu: أَنْبَتَ الْغُلَامُ أَيْ نَبَتَتْ عَانَتُهُ Ve عَانَةٌ [ʹânet] ʹayn-ı mühmele ile ve nûn ile kasığa derler; yukâlu: نَبَتَتِ الْأَرْضُ وَأَنْبَتَتْ بِمَعْنًى ve نَبَتَ الْبَقْلُ ve أَنْبَتَ الْبَقْلُ dahi derler, bir maʹnâya; ve yukâlu: أَنْبَتَهُ اللهُ نَبَاتًا حَسَنًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı