اَلْأَنْيُ [el-eny] (hemzenin fethi ve nûn’un sükûnuyla) ve
اَلْإِنَا [el-inâ΄] (زِنَا [zinâ] vezninde) ve
اَلْأَنَاءُ [el-enâ΄] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Bir nesnenin vakti gelip çatmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنَى الشَّيْءُ يَأْنِي أَنْيًا وَإِنًى وَأَنَاءً إِذَا حَانَ Ve bir nesne kemâlini bulup yetişmek maʹnâsınadır; ʹalâ-kavlin nebâtât kısmının yetişmesine mahsûstur; yukâlu: أَنَى الشَّيْءُ إِذَا أَدْرَكَ أَوْ خَاصٌّ بِالنَّبَاتِ Ve su nihâyet derecede kızgın olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنَى الْحَمِيمُ إِذَا انْتَهَى حَرُّهُ Ve
أَنْيٌ [eny] Te΄ennî eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَنِيَ الرَّجُلُ أَنْيًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ بِمَعْنَى تَأَنَّى Ve
أَنْيٌ [eny] Vehn maʹnâsınadır ki geceden nısf mikdârı sâʹattir, ʹalâ-kavlin mutlakan geceden bir vakt ve sâʹate denir, أَنْوٌ [env] gibi; hemzenin kesriyle de lügattir; cemʹi آنَاءٌ [ânâ΄] gelir medd ile.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı