اَلْإِنْفَاقُ [el-infâḵ] (hemzenin kesriyle) Bir adamın mâlı tükenip fakîr olmak maʹnâsınadır; zâhiren إِنْفَاقٌ [infâḵ]-ı kesîre iftikâr lâzımdır, إِمْلَاقٌ [imlâḵ] gibi; yukâlu: أَنْفَقَ الرَّجُلُ إِذَا افْتَقَرَ Ve bir kimse mâlını harc ve sarf edip tüketmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْفَقَ مَالَهُ إِذَا أَنْفَدَهُ Ve nâsın pazarı râyic ve râyegân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْفَقَ الْقَوْمُ إِذَا نَفَقَتْ سُوقُهُمْ Ve devenin pek semizlikten tüyleri dökülmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَنْفَقَتِ الْإِبِلُ إِذَا انْتَثَرَتْ أَوْبَارُهَا سِمَنًا
اَلْإِنْفَاقُ [el-infâḵ] (hemzenin kesriyle) Kavmin bâzârı revâc üzere olmak; yukâlu: أَنْفَقَ الْقَوْمُ إِذَا نَفَقَتْ سُوقُهُمْ ve
إِنْفَاقٌ [infâḵ] إِفْتِقَارٌ [iftiḵâr] maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَنْفَقَ الرَّجُلُ إِذَا افْتَقَرَ وَذَهَبَ مَالُهُ Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿إِذًا لَأَمْسَكْتُمْ خَشْيَةَ الْإِنْفَاقِ﴾ (الإسراء، 100) ve
إِنْفَاقٌ [infâḵ] Nafaka vermeğe dahi derler; tekûlu: أَنْفَقْتُ الدَّرَاهِمَ إِذَا جَعَلْتَهُ نَفَقَةً
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı