اَلْإِنْزَافُ [el-inzâf] (hemzenin kesriyle) Bu dahi kuyunun suyu bi’l-cümle çekilip tükenmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْزَفَتِ الْبِئْرُ إِذَا نَزَحَتْ كُلُّ مَائِهَا Ve pek çok ağlamakla gözün yaşını kurutup tükenmek maʹnâsınadır; tekûlu: أَنْزَفْتُ الْعَبْرَةَ إِذَا أَفْنَيْتَهَا Ve sarhoş olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْزَفَ الرَّجُلُ إِذَا سَكِرَ Ve bir adam kuyusunun suyu tükenmiş yâhûd gözünün yaşı kurumuş olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْزَفَ الرَّجُلُ إِذَا ذَهَبَ مَاءُ بِئْرِهِ أَوْ مَاءُ عَيْنِهِ Ve bir adamın şarâbı tükenmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْزَفَ الرَّجُلُ إِذَا فَنِيَ خَمْرُهُ
اَلْإِنْزَافُ [el-inzâf] (hemzenin kesriyle) Kuyunun suyu tükenmek, Ferrâ rivâyeti üzere; yukâlu: أَنْزَفَتِ الْبِئْرُ إِذَا ذَهَبَ مَاؤُهَا Ve
إِنْزَافٌ [inzâf] Göz yaşın tüketmeğe dahi derler; yukâlu: أَنْزَفَ الْعِبْرَةَ صَاحِبُهَا Ve
إِنْزَافٌ [inzâf] Sarhoş etmeğe dahi derler; kâlallâhu taʹâlâ: ﴿لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَ﴾ (الواقعة، 19) أَيْ لَا يَسْكَرُونَ Ve
إِنْزَافٌ [inzâf] Kavmin şarâbı tükenmeğe dahi derler; yukâlu: أَنْزَفَ الْقَوْمُ إِذَا انْقَطَعَ شَرَابُهُمْ Ve kuri΄e: ﴿وَلَا يُنْزِفُون﴾ (الواقعة، 19) بِكَسْرِ الزَّايِ Ve
إِنْزَافٌ [inzâf] Kavmin kuyularının suyu tükenmeğe de derler; yukâlu: أَنْزَفَ الْقَوْمُ إِذَا ذَهَبَ مَاءُ بِئْرِهِمْ وَانْقَطَعَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı