اَلْإِنْشَاطُ [el-inşâṯ] (hemzenin kesriyle) Bir adamı neşâtlandırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْشَطَ فُلاَنًا إِذَا جَعَلَهُ نَاشِطًا Ve bir adamın ehl ve müteʹallakâtı yâhûd dâbbeleri cünbüşlü, neşâtlı olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْشَطَ الرَّجُلُ إِذَا نَشِطَ أَهْلَهُ أَوْ دَوَابَّهُ Ve yılan sokmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْشَطَتْهُ الْحَيَّةُ إِذَا عَضَّتْ بِأَنْيَابِهَا Ve düğümü çözmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْشَطَ الْعُقْدَةَ إِذَا حَلَّهَا Ve devenin ayağında olan ilmekli düğümü çözmek için çekip uzatmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْشَطَ الْعِقَالَ إِذَا مَدَّ أُنْشُوطَتَهُ يَعْنِي لِيَحُلَّ Ve bir nesneyi uğurlayın kapmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْشَطَهُ إِذَا اخْتَلَسَهُ Ve bir nesneyi muhkem bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: أَنْشَطَهُ إِذَا أَوْثَقَهُ
اَلْإِنْشَاطُ [el-inşâṯ] (hemzenin kesriyle) Kavmin davarı serîʹ ve şedîd olmak; yukâlu: أَنْشَطَ الْقَوْمُ إِذَا كَانَتْ دَوَابُّهُمْ نَشِيطَةً Ve
إِنْشَاطٌ [inşâṯ] Merʹâ davarı semiz kılmağa dahi derler; yukâlu: أَنْشَطَهُ الْكَلَأُ إِذَا سَمِنَ Ve
إِنْشَاطٌ [inşâṯ] İpin أُنْشُوطَةٌ [unşûṯat]ın yaʹnî düğümün çözüp zâ΄il kılmağa dahi derler; yukâlu: أَنْشَطْتُهُ إِذَا حَلَلْتَهُ يُقَالُ كَأَنَّمَا أَنْشَطَ مِنْ عِقَالٍ Ve bu Ebû Zeyd rivâyetidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı