el-îkâl ~ اَلْإِيكَالُ

Kamus-ı Muhit - الإيكال maddesi

اَلْإِيكَالُ [el-îkâl] (hemzenin kesriyle) Bir kimseye bir nesne yedirmek maʹnâsınadır; yukâlu: آكَلَهُ الشَّيْءَ إِذَا أَطْعَمَهُ إِيَّاهُ Ve bir nesneyi ekl eyledin diye daʹvâ kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَكَلَهُ الشَّيْءَ إِذَا ادَّعَاهُ عَلَيْهِ Ve nâs aralığına fitne ve fesâd ilkâsıyla birbirine düşürmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: آكَلَ بَيْنَهُمْ إِذَا حَمَلَ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ Ve hurmâ ve ekin makûlesi hâsıl vermek maʹnâsınadır; yukâlu: آكَلَ النَّخْلُ وَالزَّرْعُ إِذَا أَطْعَمَ Ve bir adamı bir kimsenin ahz ve kahrına muktedir eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: آكَلَ فُلَانًا فُلَانًا إِذَا أَمْكَنَهُ مِنْهُ Kâle’ş-şârih وَلَمَّا أَنْشَدَ الْمُمَزَّقُ الْعَبْدِيُّ النُّعْمَانِيُّ قَوْلَهُ “فَإِنْ كُنْتُ مَأْكُولًا فَكُنْ خَيْرَ آكِلٍ || وَإِلَّا فَأَدْرِكْنِي وَلَمَّا أُمَزَّقِ” قَالَ لَهُ النُّعْمَانُ لَا آكُلُكَ وَلَا أُوكِلُكَ غَيْرِي Evvekli أَكْلٌ [ekl]den, sânî إِيكَالٌ [îkâl]dendir, yaʹnî “Seni ne ben kahr ederim ve ne gayrıya kahr ve hâkisâr ettiririm.”

Vankulu Lugatı - الإيكال maddesi

اَلْإِيكَالُ [el-îḵâl] (hemzenin kesri ve meddiyle) Bi-maʹnâhu; tekûlu: أَكَّلَتْنِي مَا لَمْ آكُلْ بِالتَّشْدِيدِ وَآكَلَتْنِي مَا لَمْ آكُلْ أَيْضًا بِالْمَدٍّ أَيِ ادَّعَيْتَهُ عَلَيَّ Ve

إِيكَالٌ [îkâl] Bir kimseyi bir kimseye kâdir kılmağa dahi derler; tekûlu: آكَلْتُكَ فُلَانًا إِذَا أَمْكَنْتَهُ مِنْه Ve minhu kavlu’n-Nuʹmân “لَا آكُلُكَ وَلَا أُوكِلُكَ غَيْرِي” Evvel أَكْلٌ [ekl]den sânî إِيكَالٌ [ikâl]dendir, yaʹnî “Ne ben zarar yetiştiririm ve ne gayra zarar yetiştirmeğe kudret veririm.” Ve

إِيكَالٌ بَيْنَ النَّاسِ [îkâl beyne’n-nâs] Halk içinde nemîme ile siʹâyet etmek yaʹnî koğuculuk etmek. Ve

إِيكَالٌ [îkâl] (ki إِفْعَالٌ [ifʹâl] bâbından ola) Yedirmek maʹnâsına olur; tekûlu: آكَلْتُهُ إِيكَالًا إِذَا أَطْعَمْتَهُ Ve مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] bâbından olsa, bile yemek maʹnâsına olur; tekûlu: آكَلْتُهُ مُؤَاكَلَةً إِذَا أَكَلْتَ مَعَهُ Pes أَفْعَلْتُ [efʹaltu] ile فَاعَلْتُ [fâʹaltu] sûret-i vâhidede olur ve وَاكَلْتُهُ demek câ΄iz değildir vâv’la. Ve

إِيكَالٌ [îkâl] Âteşe odun yandırmağa dahi derler; tekûlu: آكَلْتُ النَّارَ الْحَطَبَ إِذَا أَطْعَمْتَهَا إِيَّاهُ Ve

إِيكَالٌ [îkâl] Ağaç yâ gayrı nesne hâsıl vermeğe de derler; tekûlu: آكَلَ النَّخْلُ وَالزَّرْعُ وَكُلُّ شَيْءٍ إِذَا أَطْعَمَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı