اَلْإِيدَاحُ [el-îdâḩ] (hemzenin kesriyle) Mutlakan ikrâr eylemek, ʹalâ-kavlin bir emr-i bâtılı ikrâr etmek ve ʹalâ-re΄yin kendisini kâ΄id olan kimseye züll ve inkıyâdını ikrâr eylemek maʹnâsınadır; meselâ zâbit adama inkıyâdını ikrâr eylemek gibi; yukâlu: أَوْدَحَ الرَّجُلُ إِذَا أَقَرَّ أَوْ بِالْبَاطِلِ أَوْ بِالذُّلِّ وَالإِنْقِيَادِ لِمَنْ يَقُودُهُ Ve bir adama ser-fürû kılıp râm ve münkâd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْدَحَ لَهُ إِذَا أَذْعَنَ وَخَضَعَ وَانْقَادَ Ve havuzu termîm ve ıslâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْدَحَ الْحَوْضَ إِذَا أَصْلَحَهُ Ve deve tavlanıp hoş-hâl olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْدَحَتِ اْلإِبِلُ إِذَا سَمِنَتْ وَحَسُنَتْ حَالُهَا Ve koç kısmı koyunlara yüğürmeyip durmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَوْدَحَ الْكَبْشُ إِذَا تَوَقَّفَ وَلَمْ يَنْزُ
اَلْإِيدَاحُ [el-îdâḩ] (hemzenin kesriyle) Deve semirip hâli iyi olmak; yukâlu: أَوْدَحَتِ الْإِبِلُ إِذَا سَمِنَتْ وَحَسُنَتْ حَالُهَا Ve
إِيدَاحٌ [îdâḩ] İnkıyâda ve huzûʹa dahi derler. Ve
إِيدَاحٌ [îdâḩ] Koç tevakkuf edip sıçramamak yaʹnî koyuna katılmamak.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı