et-taʹrîḋ ~ اَلتَّعْرِيضُ

Kamus-ı Muhit - التعريض maddesi

اَلتَّعْرِيضُ [et-taʹrîḋ] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Kelâmı kinâye ve tevriye ile söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَّضَ لَهُ بِكَذَا ضِدُّ صَرَّحَ Ve minhu kavlu Semure b. Cundeb radiyallâhu ʹanhu: ḣمَنْ عَرَّضَ عَرَّضْنَا لَهُ وَمَنْ مَشَى عَلَى الْكَلَّاءِ قَذَفْنَاهُ فِي النَّهْرِḢ أَيْ مَنْ لَمْ يُصَرِّحْ بِالْقَذْفِ عَرَّضْنَا لَهُ بِضَرْبٍ خَفِيفٍ وَمَنْ صَرَّحَ حَدَدْنَاهُ Burada كَلَّاءٌ [kellâ΄] شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde iskeleye denmekle iskelede yürümeyi tasrîh-i kazfte ve nehre atıp gark eylemeyi hadd-i şerʹîde istiʹâre eylemiştir. Pes murâd “Bir kimse berî΄ü’s-sâha olan bir adamı kinâye ve taʹrîz cihetiyle kazf ederse biz dahi taʹrîzine mukâbil hadd-i şerʹî meblagına bâlig olmayacak hadd-i hafîfle te΄dîb ederiz ve eğer tasrîh cihetiyle kazf ederse biz dahi hakkında hadd-i şerʹîyi icrâ ile taʹzîr ederiz.”

Vankulu Lugatı - التعريض maddesi

اَلتَّعْرِيضُ [et-taʹrîḋ] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) تَصْرِيحٌ [taṡrîḩ]in mukâbilidir yaʹnî bir nesneyi âşikâre söylememek; yukâlu: عَرَّضْتُ لِفُلَانٍ وَبِفُلَانٍ إِذَا قُلْتَ قَوْلًا وَأَنْتَ تَعْنِيهِ Yaʹnî bir kimse ile bir sözü söyleşirken âhara nükte murâd edinsen. Ve

تَعْرِيضٌ [taʹrîḋ] Kâtib kitâbı mücmel ve müşevveş yazmağa da derler; yukâlu: عَرَّضَ الْكَاتِبُ إِذَا كَتَبَ مُثَبَّجًا وَلَمْ يُبَيِّنْ Ve تَثْبِيجٌ [tešamp;bîc] šamp;â-i müsellese ve bâ-i muvahhade ve cîm’le bir nesneyi müşevveş kılmağa derler. Ve işâret ve tenbîh maʹnâsına da gelir; yukâlu: عَرَّضْتُ فُلَانًا لِكَذَا فَتَعَرَّضَ هُوَ لَهُ Ve

تَعْرِيضٌ [taʹrîḋ] Bir nesneyi enli etmeğe de derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı