et-taʹžîr ~ اَلتَّعْذِيرُ

Kamus-ı Muhit - التعذير maddesi

اَلتَّعْذِيرُ [et-taʹžîr] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) ʹÖzr îrâd eden adama ʹözr sâbit olmamak maʹnâsınadır ki murâd ʹözr-i kâzib îrâd eylemektir; yukâlu: عَذَّرَ الرَّجُلُ تَعْذِيرًا إِذَا لَمْ يَثْبُتْ لَهُ عُذْرٌ وَذَلِكَ إِذَا لَمْ يَأْتِ بِعُذْرٍ صِدْقٍ وَبِهِ فُسِّرَ قَوْلُهُ تَعَالَى ﴿وَجَاءَ الْمُعَذِّرُونَ﴾ الآية Ke-mâ se-yecî΄u. Ve tâze oğlanın hatt-ı ʹizârı bitmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَذَّرَ الْغُلاَمُ إِذَا نَبَتَ شَعْرُ عِذَارِهِ Ve bir nesneyi necis ve murdâr ile âlûde kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَذَّرَ الشَّيْءَ إِذَا لَطَخَهُ بِالْعَذِرَةِ Ve hâne ve sarâyın rüsûm ve âsârını bi’l-külliyye mahv ve müzmahill eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَذَّرَ الدَّارَ إِذَا طَمَسَ آثَارَهَا Ve sünnet düğünü yâhûd bir cedîd binâ ve bir cedîd nesne ittihâz eylemekle ahbâba ziyâfet için taʹâm tertîb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَذَّرَ فُلاَنٌ إِذَا اتَّخَذَ طَعَامَ الْعِذَارِ Ve halkı zikr olunan taʹâma daʹvet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَذَّرَ النَّاسَ إِذَا دَعَاهُمْ إِلَى طَعَامِ الْعِذَارِ

Vankulu Lugatı - التعذير maddesi

اَلتَّعْذِيرُ [et-taʹžîr] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Bir husûsta taksîr etmek. Ve necâsete bulaştırmağa dahi derler; yukâlu: عَذَّرَهُ تَعْذِيرًا أَيْ لَطَخَهُ بِالْعَذِرَةِ Ve ʹözr etmeğe dahi derler. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿وَجَاءَ الْمُعَذِّرُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ﴾ (التوبة 90) Teşdîdiyle ve tahfîfiyle kırâ΄at olunmuştur. Ve ammâ teşdîdiyle olan gâh olur ki ʹözründe muhikk olur ve gâh olur gayr-i muhikk olur, muhikk olıcak مُعْتَذِرٌ [muʹtežir] maʹnâsına olur, tâ žâl’a kalb olunup idgâm olundukta hareketi mâ-kabline verilmekle, nitekim “يَخَصِّمُونَ” (يس 49) da olunmuştur; ḣâ’nın fethiyle ve ʹayn’ın kesri dahi câ΄izdir, ictimâʹ-ı sâkineynden ötürüve zammı dahi câ΄izdir, mîm’e tâbiʹ kıluban. Ve ammâ muhikk olmayıcak مُعَذِّرٌ [muʹažžir] olur مُفَعِّلٌ [mufaʹʹil] vezni üzere, zîrâ mümerrid ve mukassirdir, iʹtizârı bi-gayr-i ʹözr olmağın. Ve İbn ʹAbbâs radıyallâhu ʹanhumâ “وَجَاءَ الْمُعْذِرُونَ” kırâ΄at ederdi, tahfîfle ve eydürdi: “وَاللهِ لَهَكَذَا أُنْزِلَتْ” [Yaʹnî] أَعْذَرَ [aʹžere]den. Ve hem eydürdi: “لَعَنَ اللهُ الْمُعَذِّرِينَ” Gûyâ ki مُعَذِّرٌ teşdîdiyle li-ʹilletin ʹözr izhâr edendir der idi. Ve davara dâg vurup ʹalâmet kılmağa dahi derler; yukâlu: عَذِّرْ عَيْنَ بَعِيرِكَ أَيْ سِمْهُ بِغَيْرِ سِمَةِ بَعِيرِي لِنَتَعَارَفَ إِبِلَنَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı