اَلتَّعْفِيرُ [et-taʹfîr] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) عَفْرٌ [ʹafr] ile maʹnâ-yı evvelde mürâdiftir; yukâlu: عَفَّرَهُ فِي التُّرَابِ بِمَعْنَى عَفَرَهُ Ve bir adam siyâh koyunlarını boz koyunlara katıp karıştırmak maʹnâsına; yukâlu: عَفَّرَ فُلاَنٌ إِذَا خَلَطَ سُودَ غَنَمِهِ بِعُفْرٍ Ve vahşî kısmı kendi yavrusunu sütten kesmek irâdesiyle bir niçe gün emzirmeyip baʹdehu acıyıp bir müddet dahi emzirdikten sonra bütün bütün kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَفَّرَتِ الْوَحْشِيَّةُ وَلَدَهَا إِذَا قَطَعَتْ عَنْهُ الرَّضَاعَ ثُمَّ رَدَّتْهُ بِمَ قَطَعَتْهُ إِرَادَةً لِلْفِطَامِ
اَلتَّعْفِيرُ [et-taʹfîr] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Bi-maʹnâhu; yukâlu: عَفَّرَهُ تَعْفِيرًا إِذَا مَرَّغَهُ Ve
تَعْفِيرٌ [taʹfîr] ʹAvret memesine toprak sürmeğe dahi derler, oğlan emmeden nefret edip memeden kesilsin diye. Baʹzılar eyitti: Fiṯâmda olan تَعْفِيرٌ [taʹfîr] yaʹnî memeden kesmek maʹnâsına olan تَعْفِيرٌ [taʹfîr], ʹArabların لَقِيتُ فُلَانًا عَنْ عُفْرٍ dediği kavlinden me΄hûzdur. Ve عَنْ عُفْرٍ ʹayn’ın zammıyla بَعْدَ شَهْرٍ maʹnâsınadır, zîrâ murdiʹa veledin memeden kesmek diledikte bir iki gün emzirmez, sabrın tecribe etmek için. Ve
تَعْفِيرُ اللَّحْمِ [taʹfîru’l-laḩm] Eti kum üzerinde güne karşı serip kurutmaktır. Ve
تَعْفِيرٌ [taʹfîr] Beyâz kılmağa dahi derler, تَبْيِيضٌ [tebyîḋ] maʹnâsına. Ve fi’l-hadîsi: “أَنَّ امْرَأَةً شَكَتْ إِلَيْهِ أَنَّ مَالَهُ لَا يَزْكُو فَقَالَ مَا ألْوَانُهَا قَالَتْ سُودٌ قَالَ عَفِّرِي أَيِ اسْتَبْدِلِي أَغْنَامًا بِيضًا فَإِنَّ الْبَرَكَةَ فِيهَا”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı