et-taʹbîr ~ اَلتَّعْبِيرُ

Kamus-ı Muhit - التعبير maddesi

اَلتَّعْبِيرُ [et-taʹbîr] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bu dahi düş yoymak maʹnâsınadır; tefʹîl mübâlaga içindir; yukâlu: عَبَّرَ الرُّؤْيَا بِمَعْنَى عَبَرَهَا Ve derûnda câygîr olan maʹnâyı elfâzla izhâr ve beyân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَبَّرَ عَمَّا فِي نَفْسِهِ إِذَا أَعْرَبَ أَيْ بَيَّنَ Ve bir adamın mâ-fi’z-zamîrini ifsâh ve beyân kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَبَّرَ عَنْهُ غَيْرُهُ إِذَا أَعْرَبَ عَنْهُ Ve bir adamı bir taraftan öte tarafa geçirmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَبَّرَ بِهِ الْمَاءَ إِذَا جَازَ Ve altını birer birer başkaca vezn eylemek, ʹalâ-kavlin vezni husûsunda mübâlaga eylemeyip müsâhele eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir, evvelde hakîkatine ʹubûr ve sânîde müsâmaha ile ʹubûr eylemek olur; yukâlu: عَبَّرَ الذَّهَبَ إِذَا وَزَنَهُ دِينَارًا دِينَارًا أَوْ لَمْ يُبَالِغْ فِي وَزْنِهِ Ve bir adama gözünün عُبْرٌ [ʹubr]unu göstermek maʹnâsınadır; yukâlu: عَبَّرَ به إِذَا أَرَاهُ عُبْرَ عَيْنِهِ Ke-mâ se-yuzkeru. Ve bir iş be-gâyet saʹb ve müştedd olmak maʹnâsınadır; عُبْرُ عَيْنٍ [ʹubru ʹayn]den meʹhûzdur; yukâlu: عَبَّرَ بِهِ الْأَمْرُ إِذَا اشْتَدَّ عَلَيْهِ Ve bir kimseyi helâk eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; tekûlu: عَبَّرْتُ بِهِ إِذَا أَهْلَكْتَهُ

Vankulu Lugatı - التعبير maddesi

اَلتَّعْبِيرُ [et-taʹbîr] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Düş yormak; tekûlu: عَبَّرْتُ الرُّؤْيَا تَعْبِيرًا إِذَا فَسَّرْتَهَا Ve bir kimseden haber vermeğe dahi derler; tekûlu: عَبَّرْتُ عَنْ فُلَانٍ إِذَا تَكَلَّمْتَ عَنْهُve yukâlu:”اَللِّسَانُ يُعَبِّرُ عَمَّا فِي الضَّمِيرِ” أَيْ يُخْبِرُ عَنْهُ Ve

تَعْبِيرٌ [taʹbîr] Bir mikdâr akçeyi ayrı ayrı gördükten sonra bir yere cemʹ edip vezn etmeğe dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı