el-Câmiʹ ~ اَلْجَامِعُ

Kamus-ı Muhit - الجامع maddesi

اَلْجَامِعُ [el-Câmiʹ] Aʹlâm-ı nâstandır. Ve ibtidâ gebeliği olan dişi merkebe denir; yukâlu: أَتَانٌ جَامِعٌ إِذَا كَانَتْ حَمَلَتْ أَوَّلَ مَا تَحْمِلُ Ve بَازِلٌ [bâzil] olduğu hâlde مُخْلِفٌ [muḣlif] olan deveye denir. بَازِلٌ [bâzil] azı dişini yaran ve مُخْلِفٌ [muḣlif] o kerteyi mütecâviz olana denmekle azıyı yarmak haddini geçtikten sonra yarmış olan olur; mü΄ennesi جَامِعَةٌ [câmiʹat]tır; yukâlu: جَمَلٌ جَامِعٌ وَنَاقَةٌ جَامِعَةٌ إِذَا أَخْلَفَا بُزُولاً وَلاَ يُقَالُ هَذَا إِلاَّ بَعْدَ أَرْبَعِ سِنِينَ Ve pâlân ve eyer kapatmağa da sâlih olan davara ıtlâk olunur; yukâlu: دَابَّةٌ جَامِعٌ إِذَا صَارَتْ تَصْلُحُ لِلْإِكَافِ وَالسَّرْجِ Ve büyük kazana denir; yukâlu: قِدْرٌ جَامِعٌ وَجَامِعَةٌ أَيْ عَظِيمَةٌ Ve

جَامِعَةٌ [câmiʹat] Tutsak boynuna geçirecek demir bağa denir ki ellerini boynuna cemʹ eder, lâle taʹbîr olunur; yukâlu: أَخْرَجَ فِي جَامِعَةٍ أَيِ الْغُلِّ

Vankulu Lugatı - الجامع maddesi

اَلْجَامِعُ [el-câmiʹ] (mîm’in kesriyle) İbtidâ yüklü kalan dişi merkeb; yukâlu: أَتَانٌ جَامِعٌ إِذَا حَمَلَتْ أَوَّلَ مَا تَحْمِلُ Ve

جَامِعٌ [câmiʹ] Cumʹa mescidine dahi derler; yukâlu: اَلْمَسْجِدُ الْجَامِعُ Ve eger dilersen مَسْجِدُ الْجَامِعِ dahi dersin izâfetle, اَلْحَقُّ الْيَقِينُ ve حَقَّ الْيَقِينِ dedikleri gibi ve lâkin sûret-i izâfette مَسْجِدُ الْيَوْمِ الْجَامِعِ ve حَقُّ الشَّيْءِ الْيَقِينِ takdîrindedir, zîrâ şey΄in kendi nefsine izâfeti câ΄iz değildir illâ takdîr-i mezbûr ile. Ve Ferrâ eyitti: ʹArab şey΄i kendi nefsine muzâf eder lafzları mugâyir olduğu cihetten.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı