el-cibt ~ اَلْجِبْتُ

Kamus-ı Muhit - الجبت maddesi

اَلْجِبْتُ [el-cibt] (cîm’in kesri ve bâ’nın sükûnuyla) Puta denir, صَنَمٌ [ṡanem] maʹnâsına. Ve kâhine denir ki kehâneti olan kimsedir, mugayyebâttan haber vermek kaydında olur. Eslâfta istirâkk-ı semʹ ile şeyâtîn, kâhinlere havâdis-i âtiyeden ihbâr eylemeleriyle onlar dahi nâsa haber verirler idi. Ve

جِبْتٌ [cibt] Sâhir ve câdûya denir. Ve sihre denir ki sihr-i sâhirdir. Ve bî-hayr u menfaʹat olan hasîs ve kemter şey΄e denir. Asl bu maʹnâ-yı mevzûʹudur. Ve mutlakan maʹbûd-bi’l-hakk olan Ḣudâ-yı müteʹâl’den gayrı maʹbûd ittihâz olunan şey΄e denir. Ve bu, maʹnâ-yı evvelden eʹammdır, zîrâ ʹavret fercine dahi perestiş eden eşhâs dahi vardır.

Vankulu Lugatı - الجبت maddesi

اَلْجِبْتُ [el-cibt] (cîm’in kesri ve bâ’nın sükûnuyla) Bir lafzdır ki saneme ıtlâk olunur. Ve mugayyebâttan haber verene ve sâhire dahi ıtlâk olunur. Ve fi’l-hadîsi: “اَلطِّيَرَةُ وَالْعِيَافَةُ وَالطَّرْقُ مِنَ الْجِبْتِ” [ Ve] طِيَرَةٌ [ṯiyeret] bir nesne ile yaramaz yum etmek. Ve عِيَافَةٌ [ʹiyâfet] ʹayn-ı mühmele ile ve fâ ile gâyibden haber vermeğe ve طَرْقٌ [ṯarḵ] ufak taşlar ile fâl etmeğe derler. Ve جِبْتٌ [cibt] lafzı hâlis ʹArabî değildir, zîrâ ki cîm’le tâ cemʹ olmuştur, kelime-i vâhidede harf-i ذَوْلَقِيٌّ [ževleḵiyy]siz. Ve ذَوْلَقٌ [ževlaḵ] žâl-ı muʹcemenin fethiyle dil ucuna derler. Ve her harf ki dil ucundan gelir râ gibi ve lâm gibi, ona harf-i ذَوْلَقِيٌّ [ževleḵiyy] derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı