el-cu΄ûl ~ اَلْجُؤُولُ

Kamus-ı Muhit - الجؤول maddesi

اَلْجَوْلُ [el-cevl] (cîm’in fethi ve zammıyla) ve

اَلْجُؤُولُ [el-cu΄ûl] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

اَلْجَوَلَانُ [el-cevelân] (fetehâtla) ve

اَلْجِيلَانُ [el-cîlân] (cîm’in kesriyle ki aslı جِوْلَانٌ idi) Bunlar mutlakan dolanmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَالَ فِي الطَّوَافِ يَجُولُ جَوْلًا وَجُؤُولًا وَجَوَلَانًا وَجِيلَانًا إِذَا دَارَ Ve

جَوْلٌ [cevl] Toprak yerinden savrulup havâya ağmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَالَ التُّرَابُ جَوْلًا إِذَا ذَهَبَ وَسَطَعَ Ve bir nesneyi ihtiyâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: جَالَ الشَّيْءَ إِذَا اخْتَارَهُ Ve

جَوْلٌ [cevl] (cîm’in fethi ve zammıyla) Toprağa denir, جَائِلٌ [câ΄il] maʹnâsınadır. Ve جَوْلٌ [cevl] bâ΄ harfiyle müteʹaddî olur, bir nesneyi dolandırmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَالَ بِهِ إِذَا أَدَارَهُ Ve

جَوْلٌ [cevl] Pek çok koyun ve keçiye denir. Ve ʹazîm leşkere denir. Ve deve sürüsüne ve at sürüsüne denir, ʹalâ-kavlin otuz yâ kırk re΄s yâhûd güzîde ve müntehab olan deve bölüğüne denir. Ve yaşlı koca geyiğe denir. Ve bir şecer adıdır. Ve dağa denir, جَبَلٌ [cebel] maʹnâsına. Şârih der ki bunda savâb olan حَبْلٌ [ḩabl] olmaktır ki ipe denir. Ve toza denir, غُبَارٌ [ġubâr] maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı