اَلْحُؤُولُ [el-ḩu΄ûl] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلْحِيَالُ [el-ḩiyâl] ve
اَلْحِيَالَةُ [el-ḩiyâlet] (ḩâ’ların kesriyle) Nâka hâ΄il olmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَالَتِ النَّاقَةُ حُؤُولًا وَحِيَالًا وَحِيَالَةً إِذَا صَارَتْ حَائِلًا Ve
حِيَالٌ [ḩiyâl] İsm olur, şol ipe denir ki devenin karnı altından kolanına bend olunur, tâ ki kolan sıyrılıp hâyesine doğru inmeye. Ve حِيَالُ الشَّيْءِ [ḩiyâlu’ş-şey΄] bir nesnenin yamacına denir, قُبَالَةٌ [ḵubâlet] maʹnâsına; ve minhu yukâlu: قَعَدَ حِيَالَهُ وَبِحِيَالِهِ أَيْ بِإِزَائِهِ
اَلْحُؤُولُ [el-ḩu΄ûl] (zammeteynle) Bir kimse sıçrayıp davarın arkasına binmek; yukâlu: حَالَ فِي مَتْنِ فَرَسِهِ حُؤُولًا إِذَا وَثَبَ وَرَكِبَ Ve
حُؤُولٌ [ḩu΄ûl] ʹAhdden dönmeğe dahi derler; yukâlu: حَالَ عَنِ الْعَهْدِ حُؤُولًا أَيِ انْفَلَتَ Ve bir nesne mâ-beynine hâ΄il olmağa dahi derler; yukâlu: حَالَ الشَّيْءُ بَيْنِي وَبَيْنَهُ يَحُولُ حُؤُولًا إِذَا أَحْجَزَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı