اَلْحَامِيَةُ [el-ḩâmiyet] Ashâb ve rüfekâsını himâyet eder olan adama denir; hâ΄ mübâlaga içindir; yukâlu: رَجُلٌ حَامِيَةٌ أَيْ يَحْمِي أَصْحَابَهُ Ve
حَامِيَةٌ [ḩâmiyet] Cemâʹata vasf olur, nefslerini himâye eyledikleri için; ve tekûlu’l-ʹArabu: هُوَ عَلَى حَامِيَةِ الْقَوْمِ أَيْ آخِرُ مَنْ يَحْمِيهِمْ فِي مُضِيِّهِمْ Yaʹnî “Münhezim olan ʹaskerin ensesinden istîlâ eden düşmandan himâye edenlerin âhiridir.” عَلَى أَثَرِ حَامِيَةِ الْقَوْمِ takdirindedir. Ve yukâlu: مَضَيْتُ عَلَى حَامِيَتِي أَيْ عَلَى وَجْهِي Gûyâ ki doğru maksadının ciheti kendisini cihât-ı gayr-i sedîdeden himâye eylemek tasvîrine mebnîdir. Ve
حَامِيَةٌ [ḩâmiyet] Saç ayağına ıtlâk olunur; harâret iʹtibârıyla. Ve kuyunun içini örecek taşlara ıtlâk olunur, حِمَايَةٌ [ḩimâyet]ten meʹhûzdur; cemʹi حَوَامِي [ḩavâmî] gelir. Ve
حَوَامِي [ḩavâmî] At ve katır tırnaklarının sağ ve sol yanlarına ıtlâk olunur.
اَلْحَامِيَةُ [el-ḩâmiyet] (mîm’in kesriyle) Kezâlik cemʹi; yukâlu: هُوَ عَلَى حَامِيَةِ الْقَوْمِ أَيْ آخِرِ مَنْ يَحْمِيهِمْṠıḩâḩ’ta ve Ḵâmûs’ta حَامِيَةٌ [ḩâmiyet] lafzın cemʹdir demişler, lâkin müfred-i mü΄ennestir,جَمَاعَةٌ حَامِيَةٌ maʹnâsınadır, istiʹmâli hazf-i mevsûfla iştihâr bulmuştur deseler dahi mümkin idi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı