اَلْحَبْحَبَةُ [el-ḩabḩabet] (كَبْكَبَةٌ [kebkebet] vezninde) Suyun az az ve âheste âheste akmasına denir ki savtıyla muʹabberdir. Bu maʹnâda masdar ve ism olur; yukâlu: حَبْحَبَ الْمَاءُ حَبْحَبَةً اِذَا جَرَى قَلِيلاً ve tekûlu: سَمِعْتُ حَبْحَبَةَ الْمَاءِ أَيْ جَرْيَهُ قَلِيلاً Ve maʹânî-i âtiyede dahi kezâlik masdar ve ism olur. Ve zaʹf ve nehâfet maʹnâsınadır. Ve deve sürmek maʹnâsınadır. Ve
حَبْحَبَةُ النَّارِ [ḩabḩabetu’n-nâr] Âteşin tutuşup ʹalevlenmesine denir. Ve
حَبْحَبَةٌ [ḩabḩabet] Karpuza denir, بِطِّيخٌ شَامِيٌّ [biṯṯîḣ Şâmî] maʹnâsına, ona ehl-i ʹIrâḵ رَقِّيٌّ [raḵḵiyy] ve ehl-i Fürs هِنْدِيٌّ [hindî] derler, zîrâ ibtidâ ʹIrâḵ’a Raḵḵa eyâletinden ve ʹAcem’e Hindistân’dan gelmiştir. Cemʹi حَبْحَبٌ [ḩabḩab] gelir. Ve
حَبْحَبَةٌ [ḩabḩabet] Arık ve mehzûl develere denir; ve minhu’l-meselu: “أَهْلَكْتَ مِنْ عَشْرٍ ثَمَانِيًا وَجِئْتَ بِهَا حَبْحَبَةً” Yaʹnî “On devenin sekizini helâk eyledin ve ikisini nahîf ve nâ-tüvân getirdin.”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı