el-ḩusûm ~ اَلْحُسُومُ

Kamus-ı Muhit - الحسوم maddesi

اَلْحُسُومُ [el-ḩusûm] (ḩâ’nın zammıyla) Uğursuzluğa denir; yukâlu: فِيهِ حُسُومٌ أَيْ شُؤْمٌ Ve bir işe emek çekip idmân vechiyle çalışmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَسَمَ فِي الْعَمَلِ حُسُومًا إِذَا دَأَبَ فِيهِ Ve حَاسِمٌ [ḩâsim] lafzından cemʹ olur ki قَاطِعٌ [ḵâṯiʹ] maʹnâsınadır; ve kavluhu taʹâlâ: ﴿سَبْعَ لَيَالٍ وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومًا﴾ أَيْ مُتَتَابِعَةً أَو اللَّيَالِ الْحُسُومُ الَّتِي تَحْسِمُ الْخَيْرَ عَنْ أَهْلِهَا وَأَيَّامٌ حُسُومٌ بِالصِّفَةِ وَتُضَافُ كَذَلِكَ Şârihin beyânına göre tetâbuʹ maʹnâsına حَسَمْتُ الدَّابَّةَ kavlinden me΄hûzdur; yukâlu: حَسَمْتُ الدَّابَّةَ إِذَا تَابَعْتَ بَيْنَ كَيِّهَا Lâkin mü΄ellif bu maʹnâdan sâkit olmuştur. Ve maʹnâ-yı sânî katʹ ve menʹ maʹnâlarındandır. Ve baʹzı müfessirîn nehâset ile tefsîr eyledi ki şu΄m maʹnâsındandırve baʹzılar katʹı istîsâle haml eylediler ve baʹzılar حُسُومٌ [ḩusûm] lafzını masdar iʹtibâr eylediler, ʹilliyyet üzere mansûbdur dediler. Ve eyyâm-ı mezbûre eyyâm-ı ʹacûz idi ki ʹÂd kavminin صَرْصَرٌ [ṡarṡar] ile berbâd oldukları gündür. Bir çarşamba gününden bed΄ edip öbür çarşamba günü tamâm oldu.

Vankulu Lugatı - الحسوم maddesi

اَلْحُسُومُ [el-ḩusûm] (zammeteynle) Mütetâbiʹ olan günler, nitekim Bârî taʹâlânın ﴿وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومًا﴾ (الحاقة، 7) kavlinde مُتَتَابِعَةً maʹnâsına demişlerdir. Ve baʹzılar eyitti: حُسُومٌ [ḩusûm] şûm maʹnâsınadır; yukâlu: اَللَّيَالِي الْحُسُومُ لِأَنَّهَا تَحْسِمُ الْخَيْرَ عَنْ أَهْلِهَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı