اَلرُّحَابُ [er-Ruḩâb] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Ḩavrân’da bir mevziʹdir. Ve
رُحْبٌ [ruḩb] (râ’nın zammıyla) ve
رَحَابَةٌ [reḩâbet] (كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde) Masdarlardır, vâsiʹ olmak maʹnâsına; yukâlu: رَحُبَ الْمَكَانُ وَرَحِبَ رُحْبًاوَرَحَابَةً مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ وَالرَّابِعِ إِذَا اتَّسَعَ Bâbların tertîbi neşr-i müşevveş üzeredir. Ve رَحَابَةٌ [reḩâbet] fiʹli müteʹaddî olur şüzûz üzere, zîrâ bâb-ı hâmisten müteʹaddî vârid olmaz, lâkin Ebû ʹAlî el-Fârisî Hužeyl kabîlesinden mâdde-i mezbûrenin taʹdiyesini nakl eylemiştir. Ve minhu: أَنَّ نَصْرَ بْنَ سَيَّارٍ لَمَّا قَتَلَ جُدَيْعَ بْنَعَلِيٍّ اَلْكِرْمَانِيَّوَصَلَبَهُ قَالَ لِقَوْمِهِ رَحُبَكُمُالدُّخُولُ فِي طَاعَتِهِ أَيْوَسِعَكُمْ Pes bu takrîre göre Hužeyl lügatinde muttaride olur ve sâ΄ire göre mürâdifi olan “وسع” mâddesine mahmûl ve makîs olur. Ve Miṡbâḩ’ın beyânına göre bâ΄ harfiyle müteʹaddî olup baʹdehu kesret-i istiʹmâlinden bâ’yı iskât ile telaffuz eylediler.
اَلرُّحَابُ [er-ruḩâb] (râ’nın zammı ile) Vâsiʹ maʹnâsınadır; yukâlu: قِدْرٌ رُحَابٌ أَيْ وَاسِعَةٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı