Kamus-ı Muhit - الرثي maddesi

اَلرَّثْيُ [er-rešamp;y] (سَعْيٌ [saʹy] vezninde) ve

اَلرِّثَاءُ [er-rišamp;â΄] ve

اَلرِّثَايَةُ [er-rišamp;âyet] (كِتَابٌ [kitâb] ve كِتَابَةٌ [kitâbet] veznlerinde) ve

اَلْمَرْثَاةُ [el-meršamp;ât] (مَرْمَاةٌ [mermât] vezninde) ve

اَلْمَرْثِيَةُ [el-meršamp;iyet] (مَنْزِلَةٌ [menzilet] vezninde) Meyyitin mehâsinini taʹdâd ederek acıyıp ağlamak maʹnâsınadır; tekûlu: رَثَيْتُ الْمَيِّتَ رَثْيًا وَرِثَاءً وَرِثَايَةً وَمَرْثَاةً وَمَرْثِيَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ بَكَيْتُهُ وَعَدَدْتُ مَحَاسِنَهُ كَمَا تَقُولُ رَثَوْتُهُ رَثْوًا Kezâlik meyyit hakkında mersiye nazm eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: رَثَيْتُ الْمَيِّتَ إِذَا نَظَمْتَ فِيهِ شِعْرًا Ve

رَثْيٌ [rešamp;y] Bir adama acıyıp rahm ve rikkat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَثَى لَهُ إِذَا رَحِمَهُ وَرَقَّ لَهُ Ve

رَثَايَةٌ [rišamp;âyet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Bir kimseden bir lakırdı ve bir haber zikr eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: رَثَيْتُ حَدِيثًا عَنْهُ رِثَايَةً إِذَا ذَكَرْتَهُ عَنْهُ Ve ezberlemek maʹnâsınadır; tekûlu: رَثَيْتُ حَدِيثًا إِذَا حَفِظْتَهُ

Vankulu Lugatı - الرثي maddesi

اَلرَّثْيُ [er-rešamp;y] (râ’nın fethi ve šamp;â’nın sükûnuyla) Merhamet etmek; tekûlu: رَثَى لَهُ إِذَا رَقَّ İbnu’s-Sikkît eyitti: nisâ΄-i ʹArabdan biri “رَثَأْتُ زَوْجِي بِأَبْيَاتٍ” deyip hemze ile istiʹmâl etti. Bu hikâyeyi işitip Ferrâ eyitti: ʹArab tâ΄ifesin fesâhatleri gâh olur mehmûz olmayanı mehmûz kılmağa sevk eder, رَثَّأْتُ الْمَيِّتَ وَلَبَّأْتُ بِالْحَجِّ وَحَلَّأْتُ السَّوِيقَ تَحْلِيَةً derler, hâlâ ki تَحْلِيَةٌ [taḩliyet] حَلَاوَةٌ [ḩalâvet]tendir. Ve إِمْرَأَةٌ رَثَّاءَةٌ وَرَثَّايَةٌ derler, kaçan ziyâde nevha kılıcı ola şol kimse ki bunları mehmûz kılmaz aslı üzerine ihrâc etmiş olur. Ve سَقَّاءَةٌ [saḵḵâ΄et] ve سَقَّايَةٌ [saḵḵâyet] kelimesinde ve bunlara şebîh olanda dahi hâl böyledir. Ve Ebû ʹAmr eyitti: اَلرِّثَايَةُ [er-rišamp;âyet] râ’nın kesriyle bir kimseden hadîs nakl etmeğe derler; tekûlu: رَثَيْتُ عَنْهُ حَدِيثًا أَرْثِي رِثَايَةً إِذَا ذَكَرْتَهُ عَنْهُ