اَلرُّجُوعُ [er-rucûʹ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلْمَرْجِعُ [el-merciʹ] (مَنْزِلٌ [menzil] vezninde) ve
اَلْمَرْجِعَةُ [el-merciʹat] (مَنْزِلَةٌ [menzilet] vezninde ki bu iki şâzdır, zîrâ bâb-ı sânîden kıyâs ʹayn’ın fethiyle gelmektir) ve
اَلرُّجْعَى [er-rucʹâ] (بُشْرَى [buşrâ] vezninde) ve
اَلرُّجْعَانُ [er-rucʹân] (râ’nın zammıyla) Geri dönmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَجَعَ الرَّجُلُ رُجُوعًا وَمَرْجِعًا وَمَرْجِعَةً وَرُجْعَى وَرُجْعَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا انْصَرَفَ Ve tekûlu’l-ʹArab: “اَلشَّيْخُ يَمْرَضُ يَوْمَيْنِ فَلاَ يَرْجِعُ شَهْرًا” أَيْ لاَ يَثُوبُ إِلَيْهِ جِسْمُهُ وَقُوَّتُهُ Yaʹnî “Pîr adam iki gün hasta olsa bir aya kadar bedel-i mâ-yetehallel olacak kuvvet ve tâkâti geri gelip evvelki kertesini bulamaz.”
اَلرُّجْعَى [er-rucʹâ] (râ’nın zammı ve cîm’in sükûnu ve elifin meddiyle) Dönmek, rücûʹ maʹnâsına. Ve
رُجْعَى [rucʹâ] مَرْجُوعٌ [mercûʹ] maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَرْسَلْتُ إِلَيْكَ فَمَا جَاءَنِي رُجْعَى رِسَالَتِي أَيْ مَرْجُوعُهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı