er-recîʹ ~ اَلرَّجِيعُ

Kamus-ı Muhit - الرجيع maddesi

اَلرَّجِيعُ [er-recîʹ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) رَجْعٌ [recʹ] gibi göle denir, غَدِيرٌ [ġadîr] maʹnâsına. Bunlar matar ile tesmiye yâhûd terâcuʹ-ı emvâcı tasavvuruyladır. Ve mütekellimine redd olunan kelâma ıtlâk olunur; tekûlu: إِيَّاكَ وَالْكَلاَمَ الرَّجِيعَ أَيِ الْمَرْدُودَ إِلَى صَاحِبِهِ Ve fışkıya denir; yukâlu: إِمْتَلَأَتِ الطُّرُقُ مِنْ رَجْعِ الدَّوَابِّ وَرَجِيعِهَا أَيْ رَوْثِهَا Ve insân necâsetine denir. Bunlar hâlet-i ûlâsından mercûʹ olduklarına mebnîdir. ʹArablar neces-i insânîden ذُو الْبَطْنِ [žu’l-baṯn] ile kinâye ederler. Burada Vanḵulu merhûm batnından bir garîb maʹnâ izhâr eylemiştir. Ve

رَجِيعٌ [recîʹ] Hayvânın gevişine ıtlâk olunur ki yuttuktan sonra geri iʹâde eder. Ve her nesne ki geri redd ve iʹâde oluna, ona رَجِيعٌ [recîʹ] denir, مَرْجُوعٌ [mercûʹ] maʹnâsına. Ve

رَجِيعٌ [recîʹ] رِجْعٌ [ricʹ] gibi tekrâr be-tekrâr sefer eşmiş, yortmuş deveye denir; yukâlu: نَاقَةٌ رِجْعُ سَفَرٍ وَرَجِيعُ سَفَرٍ إِذَا كَانَ قَدْ رَجَعَ فِيهِ مِرَارًا Ve defeʹâtla sefer eylemekten dermânde olmuş deveye denir; mü΄ennesi رَجِيعَةٌ [recîʹat]tır. ʹAlâ-kavlin mehzûl olanına yâhûd seferden geri ircâʹ olunmuş deveye denir; cemʹi رُجُعٌ [rucuʹ]dur zammeteynle; yukâlu: بَعِيرٌ رَجِيعٌ وَإِبِلٌ رُجُعٌ أَيْ كَالٌّ مِنَ السَّفَرِ أَوْ مَهْزُولٌ أَوْ هُوَ مَا رَجَعْتَهُ مِنْ سَفَرٍ Ve şol eski libâsa ıtlâk olunur ki baʹzı ʹamel ile tâzelenip cedîd gibi ola; yukâlu: جَاءَ وَعَلَيْهِ ثَوْبٌ رَجِيعٌ أَيْ خَلَقٌ مُطَرًّى Ve

رَجِيعٌ [Recîʹ] Hužeyl kabîlesi yurdunda bir su adıdır ki ʹUsfân semtinde Hedde nâm mahalle yedi mîl mesâfede vâkiʹdir. Onda bir vakʹa olmakla ashâbdan Meršamp;ed b. Ebî Meršamp;ed gadren şehîd oldu. Sûret-i icmâlîsi budur ki ʹAḋal ve Ḵâre kabîlelerinden baʹzı kimseler hâk-i pây-i Hazret-i Risâlet-penâhîye gelip taʹlîm-i şerâyiʹ-i İslâm eylemek için kendiler ile baʹzı kimseler irsâl olunmağı istidʹâ eylemeleriyle mefhar-i enâm ʹaleyhi’s-selâm hazretleri dahi zikr olunan Meršamp;ed ile ʹÂṡim b. Šâbit ve Ḣubeyb b. ʹAdiyy ve sâ΄ir baʹzı zevât-ı kirâmı ki cümlesi kurrâ-i Kur΄ân idi, irsâl buyurdular. Mevziʹ-i mezbûra vusûllerinde ehl-i kabîle o zât-ı şerîfleri gadr ve hıyânetle şehîd edip Ḣubeyb ile Zeyd b. ed-Dešamp;ine’yi hayyen Mekke’ye götürüp onda salb eylediler, radıyallâhu ʹanhum. سَرِيَّةُ الرَّجِيعِ [seriyyetu’r-recîʹ] cümle-i serâyâdandır. Ve

رَجِيعٌ [recîʹ] Tere ıtlâk olunur, عَرَقٌ [ʹaraḵ] maʹnâsına. Ve şol ipe denir ki bükümü çözülüp bozulduktan sonra tekrâr örülmüş yâ bükülmüş ola; yukâlu: حَبْلٌ رَجِيعٌ إِذَا كَانَ قَدْ نُقِضَ ثُمَّ فُتِلَ ثَانِيَةً Ve soğuduktan sonra tekrâr ısıtılmış taʹâma denir; tekûlu: أَكَلْتُ طَعَامًا رَجِيعًا إِذَا كَانَ قَدْ بَرَدَ ثُمَّ أُعِيدَ إِلَى النَّارِ Ve at geminin damağına denir döndüğü için, فَأْسُ اللِّجَامِ [fe΄su’l-licâm] maʹnâsına. Ve bahîl şahsa ıtlâk olunur; tekrâr be-tekrâr mes΄ûl olup vermediği için; kâzûret maʹnâsına olan رَجِيعٌ [recîʹ] ile mütevârid olması mekkâre ittifâkıyyâtındandır; yukâlu: رَجُلٌ رَجِيعٌ أَيْ بَخِيلٌ

Vankulu Lugatı - الرجيع maddesi

اَلرَّجِيعُ [er-recîʹ] (râ’nın fethi ve cîm’in kesri ve meddiyle) Şol davardır ki onu bir seferden bir sefere süreler hâlâ ki yorulup zebûn olmuş ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı