اَلسَّنَا [es-senâ] (عَصَا [ʹaṡâ] vezninde) Şimşeğin aydınlığına ve parıltısına denir; tekûlu: رَأَيْتُ سَنَا الْبَرْقِ أَيْ ضَوْءَهُ Ve bir cins nebât ismidir ki safrâ΄ ve sevdâ΄ ve balgamı müshildir, سَنَاءٌ [senâ΄] dahi denir medd ile. Bu nebât sinâ-i Mekkî dedikleri nebâttır ki müshil-i maʹrûftur ve bir nevʹi dahi vardır ki Rûm diyârında nâbit olmakla sinâ΄-i Rûmî derler. Ve
سَنَاءٌ [senâ΄] Bir çeşit harîr libâs adıdır. Ve Necd ülkesinde bir vâdî adıdır. Ve Senâ bint Esmâ΄ b. eṡ-Ṡalt gerçi ümmehâtü’l-mü΄minîn riştesine keşîde olup lâkin kable’d-duhûl vefât eyledi.
اَلسَّنَا [es-senâ] (sîn’in fethi ve elifin kasrıyla) Yıldırımdan hâsıl olan ziyâ. Ve
سَنَا [senâ] Kezâlik nebâtâttan bir ottur ki onunla devâ olunur. Ve gâh olur onun baʹzın Mekke-i müşerrefe’ye nisbet edip سَنَا مَكِيٌّ derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı