es-sehvet ~ اَلسَّهْوَةُ

Kamus-ı Muhit - السهوة maddesi

اَلسَّهْوَةُ [es-sehvet] (sîn’in fethiyle) سَهْوٌ [sehv]in mü΄ennesidir ki zikr olundu. Ve kebâde taʹbîr olunan mülâyim yaya denir; yukâlu: قَوْسٌ سَهْوَةٌ أَيْ مُوَاتِيَةٌ Ve kayaya denir, صَخْرَةٌ [ṡaḣret] maʹnâsına. Ve sofa ve eyvâna ʹalâ-kavlin iki oda aralığında olan kilere yâ hazîne odasına denir yâhûd رَفٌّ [reff] ve musandıra ve şirvân makûlesine denir ki ona baʹzı havâyic vazʹ olunur yâhûd küçük hazîne odası şeklinde odaya denir yâhûd dört yâ üç ağaçlardan çatma tahta-pûşa denir ki üzerine emtiʹa-i beyt makûlesi nesneler vazʹ olunur. Ve كُنْدُوجٌ [kundûc] ismidir ki taşra diyârlarda sarpun ve petek taʹbîr ettikleri büyük zarftır, fıçı ve mancana tarzında olur; tahta anbâra dahi denir. Ve odanın bacasına ve penceresine denir. Ve ʹarûsun cihâz evine yâhûd o şeklde olan eve denir. Ve avlu-yı hâne önüne çekilen sütreye denir; cemʹleri سِهَاءٌ [sihâ΄] gelir sîn’in kesriyle. Ve Berber-zemîn’de bir belde adıdır. Ve bir mevziʹ adıdır.

Vankulu Lugatı - السهوة maddesi

اَلسَّهْوَةُ [es-sehvet] (sîn’in fethi ve hâ’nın sükûnuyla) Sofa misâlinde bir nesnedir ki ev önünde ederler, Aṡmaʹî rivâyeti üzere. Ve Ebû ʹUbeyd eyitti: ehl-i Yemen’in niçesinden işittim ki سَهْوَةٌ [sehvet] onlar ıstılahında şol kiçirek eve derler ki alçak yerde ola ve sakfı mürtefiʹ olup şol hazîne misâlinde ola ki onda metâʹ hıfz ederler. Ve

سَهْوَةٌ [sehvet] Şol nâkaya dahi derler ki yürümesi mülâyim ola. Ve

سَهْوٌ [sehv] Mülâyemete ve sükûna dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı