اَلصِّهْمِيمُ [eṡ-ṡihmîm] (قِنْدِيلٌ [ḵindîl] vezninde) Seyyid ve şerîf ve ʹâlî-şân adama denir; yukâlu: هُوَ صِهْمِيمٌ أَيْ سَيِّدٌ شَرِيفٌ Ve böğürmez olan deveye, ʹalâ-kavlin bed-hûy olanına denir; yukâlu: جَمَلٌ صِهْمِيمٌ أَيْ لَا يَرْغُو أَوِ السَّيِّءُ الْخُلُقِ مِنْهُ Ve şol cesûr ve dilîr ve mikdâm adama denir ki murâd eylediği nesneden aslâ dönmeyip ve sapmayıp sebât ve ısrâr ile ikdâm eder ola; yukâlu: رَجُلٌ صِهْمِيمٌ إِذَا كَانَ لَا يُثْنَى عَنْ مُرَادِهِ Ve hâlis nesneye denir ki gerek hayrda ve gerek şerde olsun; yukâlu: هُوَ صِهْمِيمٌ أَيْ خَالِصٌ Ve bakıcıya verilen bahşişe denir, حُلْوَانُ كَاهِنٍ [ḩulvânu kâhin] maʹnâsına.
اَلصِّهْمِيمُ [eṡ-ṡihmîm] (ṡâd’ın kesri ve hâ’nın sükûnuyla) Hayrda ve şerrde hâlis olan nesne, صَمِيمٌ [ṡamîm] gibi. Cevherî eydür: Hâ benim katımda zâ΄idedir. Ve
صِهْمِيمٌ [ṡihmîm] Bed-hûy olan deveye derler. Ve
صِهْمِيمٌ [ṡihmîm] Şol kimseye dahi derler ki murâd ettiği nesneden âhar cânibe meyl etmez.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı