el-ḵaʹṯ ~ اَلْقَعْطُ

Kamus-ı Muhit - القعط maddesi

اَلْقَعْطُ [el-ḵaʹṯ] (قَحْطٌ [ḵaḩṯ] vezninde) Bir kimseye şiddet ve tazyîk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَطَ عَلَى غَرِيمِهِ قَعْطًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا شَدَّهُ وَضَيَّقَهُ Ve korkak olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَطَ الرَّجُلُ إِذَا جَبُنَ Ve yere yıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَدَ فُلاَنًا إِذَا صَرَعَهُ Ve darılmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَدَ عَلَيْهِ إِذَا غَضِبَ Ve pek haykırmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَطَ فُلاَنٌ إِذَا صَاحَ شَدِيدًا Ve

قَعْطٌ [ḵaʹṯ] Çok koyuna denir; yukâlu: عِنْدَهُ قَعْطٌ أَيْ شَاءٌ كَثِيرَةٌ Ve davarı pek sürmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَطَ الدَّابَّةَ إِذَا سَاقَهَا شَدِيدًا Ve keşf eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَطَ عَنْ وَجْهِهِ إِذَا كَشَفَ Ve sürüp kovmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَطَهُ إِذَا طَرَدَهُ Ve başa sarık sarmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَطَ الْعِمَامَةَ فِي رَأْسِهِ إِذَا شَدَّهَا Ve kurumak maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَطَ الشَّيْءُ إِذَا يَبِسَ Ve hor ve zelîl olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَعِطَ الرَّجُلُ قَعْطًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ذَلَّ وَهَانَ

Vankulu Lugatı - القعط maddesi

اَلْقَعْطُ [el-ḵaʹṯ] (ḵâf’ın fethi ve ʹayn-ı mühmelenin sükûnuyla) Bağlamak ve tazyîk etmek; yukâlu: قَعَطَ عَلَى غَرِيمِهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı