اَللَّدِيدَانِ [el-ledîdân] (lâm’ın fethiyle tesniye olarak) Kulaklardan ötece boynun iki yanlarına denir; her birine لَدِيدٌ [ledîd] denir; yukâlu: ضَرَبَهُ عَلَى لَدِيدَيْ عُنُقِهِ أَيْ صَفْحَتَيْهِ دُونَ الْأُذُنَيْنِ Ve
لَدِيدَانِ [ledîdân] Her şey΄in iki cânibine ıtlâk olunur, meselâ لَدِيدَيِ الْوَادِي çayın iki kıyısıdır. Cemʹi أَلِدَّةٌ [eliddet]tir, أَعِزَّةٌ [eʹizzet] gibi. Ve
لَدِيدٌ [ledîd] Huni ile ağızın bir yanına vazʹ olunan devâya ıtlâk olunur, لَدُودٌ [ledûd] gibi. Ve
لَدِيدٌ [Ledîd] Benû Esed yurdunda bir su adıdır.
اَللَّدِيدَانِ [el-ledîdân] (lâm’ın fethi ve dâl’ın kesriyle) Derenin iki cânibi. Ve
لَدِيدَانِ [ledîdân] Boynun iki cânibine dahi derler. Ve ʹArabların اَللَّدُودُ [el-ledûd] dedikleri lâm’ın fethi ve dâl’ın zammıyla, bundan me΄hûzdur. Ve
لَدُودٌ [ledûd] Şol devâya derler ki ağzın bir cânibine dökerler. Ve fi’l-meseli: “جَرَى مِنْهُ مَجْرَى اللَّدُودِ” Ve
لَدُودٌ [ledûd] Husûmet edici kimseye dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı