Kamus-ı Muhit - اللطيم maddesi

اَللَّطِيمُ [el-leṯîm] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Bir yanağı sakar olan ata denir; cemʹi لُطْمٌ [luṯm]dur lâm’ın zammıyla; yukâlu: فَرَسٌ لَطِيمٌ أَيِ الْأَبْيَضُ الْمُلَطَّمِ Ve koşu atlarından dokuzuncu ata denir ki mecmûʹu on olur. Ve misk taʹbîr olunan ʹıtra denir. Ve mutlakan nisvânın zülüflerine süründükleri tîb ve ʹıtra denir. Ve bir buğur deve ismidir. Ve Rebîʹa b. Mukeddem ve Fuḋâle b. Hind el-Ġâḋirî fereslerinin ismidir. Ve

لَطِيمٌ [leṯîm] Babası ve anası vefât eylemiş oğlana denir, niteki يَتِيمٌ [yetîm] babası vefât eylemiş olana ve عَجِيٌّ [ʹaciyy] غَنِيٌّ [ġaniyy] vezninde anası vefât eylemiş olana denir; yukâlu: غُلَامٌ لَطِيمٌ إِذَا مَاتَ أَبَوَاهُ وَغُلَامٌ يَتِيمٌ إِذَا مَاتَ أَبُوهُ وَعَجِيٌّ إِذَا مَاتَتْ أُمُّهُ Şârih der ki burada nüshalar müşevveştir, savâb olan وَاللَّطِيمُ مَنْ مَاتَ أَبَوَاهُ وَالْيَتِيمُ مَنْ مَاتَ أَبُوهُ وَالْعَجِيُّ مَنْ مَاتَتْ أُمُّهُ ʹunvânında olmaktır. Ve

لَطِيمٌ [leṯîm] Şol deve yavrusuna denir ki ʹâdet-i ʹArab üzere Süheyl yıldızı doğdukta çoban onun iki kulağından tutup Suheyl yıldızına karşı “Bunu gördün mü? Ḣudâ hakkı için min-baʹd sana bir katre süt emmek yoktur!” diyerek yüzüne tabanca vurup anasından ayırıp ve anasının bütün memelerini bend eyleye. Ve mükerreren لَطِيمْ لَطِيمْ koyunu sağmak için çağıracak asvâttandır.

Vankulu Lugatı - اللطيم maddesi

اَللَّطِيمُ [el-leṯîm] (lâm’ın fethi ve ṯâ’nın kesri ve meddiyle) Şol attır ki onun alnında olan beyâzı yüzünün bir cânibine inmiş ola; yukâlu: لُطِمَ الْفَرَسُ عَلَى مَا لَمْ يُسَمَّ فَاعِلُهُ فَهُوَ لَطِيمٌ Ve

لَطِيمٌ [leṯîm] Şol oğlana derler ki atası ve anası ölmüş ola. Ve عَجِيٌّ [ʹaciyy] ʹayn-ı mühmele ile ve cîm ile anası ölene derler. Ve يَتِيمٌ [yetîm] babası ölene derler. Ve

لَطِيمٌ [leṯîm] Şol deve yavrusuna dahi derler ki çoban,Süheyl yıldızı doğduğu gibi onu tutup “Süheyl yıldızın gördün mü?Şimdiden sonra bir katre süt emme!” deyip yüzüne tabanca vurup bir cânibe ayıra. Ve

لَطِيمٌ [leṯîm] Ödül atlarının dokuzuncusuna dahi derler.