اَللَّعْبُ [el-laʹb] (lâm’ın fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) ve
اَللِّعْبُ [el-liʹb] (lâm’ın kesriyle) ve
اَللَّعِبُ [el-laʹib] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلتَّلْعَابُ [et-telʹâb] (تَذْكَارٌ [težkâr] vezninde) Oynamak, bâzîden maʹnâsınadır ki maksad-ı sahîhe dâll olmayan iş işlemekten ʹibârettir; جِدٌّ [cidd]in mukâbilidir; yukâlu: لَعِبَ الرَّجُلُ لَعْبًا وَلِعْبًا وَلَعِبًا وَتَلْعَابًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ ضِدُّ جَدَّ Lâkin mü΄ellif جِدٌّ [cidd]i هَزْلٌ [hezl]e mukâbil tefsîr eylemekle burada لَعْبٌ [laʹb]i ona mukâbil kılması mülâyim olmaz. Nihâyet هَزْلٌ [hezl] لَعْبٌ [laʹb]den bir kısm olmakla burada tefsîri tefsîr-bi’l-eʹamm olur.
اَللَّعِبُ [el-laʹib] كَتِفٌ [ketif] vezninde ki vasftır. Ve
اَللِّعِبُ [el-liʹib] (kesreteynle) ve
اَلأُلْعُبَانُ [el-ulʹubân] (عُنْفُوَانٌ [ʹunfuvân] vezninde) ve
اَللُّعَبَةُ [el-luʹabet] (lâm’ın zammıyla هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) ve
اَلتِّلْعَابُ [et-tilʹâb] (tâ’nın kesriyle) ve
اَلتِّلْعَابَةُ [et-tilʹâbet] (hâ’yla) Bu ikide lâm’ın fethiyle de lügattir. Ve
اَلتِّلِعَّابُ [et-tiliʹʹâb] (kesreteynle ve ʹayn’ın teşdîdiyle) ve
اَلتِّلِعَّابَةُ [et-tiliʹʹâbet] (hâ’yla) ve
اَلتِّلْعِيبَةُ [et-tilʹîbet] (tâ’nın kesriyle) Kesîrü’l-laʹib olan kişiye denir, gerek oyun oynamak ve gerek latîfe ve mizâh eylemek olsun.
اَللَّعِبُ [el-leʹib] (lâm’ın fethi ve ʹayn’ın kesriyle ve fethiyle) Kezâlik oynamak; yukâlu: لَعِبَ يَلْعَبُ لِعْبًا وَلَعِبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ
اَللَّعْبُ [el-laʹb] (lâm’ın fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Ağızdan salyar akmak; yukâlu: لَعِبَ الصَّبِيُّ يَلْعَبُ لَعْبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا سَالَ لُعَابُهُ
اَللِّعْبُ [el-liʹb] (lâm’ın kesri ve ʹayn’ın sükûnuyla) Oynamak.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı