اَللَّصَصُ [el-leṡaṡ] (fethateynle) ve
اَللَّصَاصُ [el-leṡâṡ] (lâm’ın fethiyle) ve
اَللَّصُوصِيَّةُ [el-leṡûṡiyyet] (lâm’ın fethiyle) ve
اَللُّصُوصِيَّةُ [el-luṡûṡiyyet] (lâm’ın zammıyla) Masdarlardır, uğruluk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لَصَّ فُلاَنٌ لَصَصًا وَلَصَاصًا وَلَصُوصِيَّةً وَلُصُوصِيَّةً مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا كَانَ سَارِقًا Ve
لَصَصٌ [leṡaṡ] Bir kimsenin omuzları birbirine karîb olmak maʹnâsınadır; yukâlu: فِي مَنْكِبَيْهِ لَصَصٌ أَيْ تَقَارُبٌ Ve ağızda dişler sık olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بِهِ لَصَصٌ أَيْ تَقَارُبُ الْأَضْرَاسِ Ve at kısmının dirsekleri göğsüne doğru sıkıca olmak maʹnâsınadır ki sıfat-ı medîhadır; yukâlu: بِالْفَرَسِ لَصَصٌ أَيْ تُضَامُّ مِرْفَقَيْهِ إِلَى زَوْرِهِ
اَللَّصَصُ [el-leṡaṡ] (fethateynle) Omuzları birbirine karîb olmak. Ve dişleri birine karîb olmak maʹnâsına da gelir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı