el-muḵârebet ~ اَلْمُقَارَبَةُ

Kamus-ı Muhit - المقاربة maddesi

اَلْمُقَارَبَةُ [el-muḵârebet] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) Bir şey΄i şey΄-i âhere karîb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَارَبَ الْفَرَسُ الْخَطْوَ إَذَا دَانَاهُ Ve

مُقَارَبَةٌ [muḵârebet] ve

قِرَابٌ [ḵirâb] ki masdar-ı sânîdir, cimâʹ için hatunun ayaklarını yukarı kaldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَارَبَ الرَّجُلُ الْمَرْأَةَ مُقَارَبَةً وَقِرَابًا إِذَا رَفَعَ رِجْلَيْهَا لِلْجِمَاعِ Ve birbiriyle mizâca muvâfık muʹcib ve dil-güşâ ve âmîzeş ve muʹâşereti mûcib kelâm söyleşmek maʹnâsına istiʹmâl olunur ki mukârebet ve iltiyâzım müstelzimdir; yukâlu: قَارَبَهُ إِذَا نَاغَاهُ بِكَلاَمٍ حَسَنٍ أَيْ حَادَثَهُ Ve

مُقَارَبَةٌ [muḵârebet] Bir husûsta ifrât ve tefrît eylemeyip ʹadâlet ve iktisâda kasd ve sülûk eylemek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: قَارَبَ فِي الْأَمْرِ إِذَا تَرَكَ الْغُلُوَّ وَقَصَدَ السَّدَادَ Ve minhu fi’n-Nihâye: “سَدِّدُوا وَقَارِبُوا” أَيِ اقْتَصِدُوا فِي الْأُمُورِ كُلِّهَا وَاتْرُكُوا الْغُلُوَّ فِيهَا وَالتَّقْصِيرَ Pes fiʹl-i mezbûr hakk ve hikmete karîb olmak mülâhazasıyla istiʹmâl olunmuştur.

Vankulu Lugatı - المقاربة maddesi

اَلْمُقَارَبَةُ [el-muḵârebet] (mîm’in zammı ve râ’nın fethiyle) Yakınlık etmek ve yakınlık göstermek. Ve beyʹde benzer bahâya kâ΄il olmak; yukâlu: قَارَبْتُهُ فِي الْبَيْعِ مُقَارَبَةً

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı