el-meftûn ~ اَلْمَفْتُونُ

Kamus-ı Muhit - المفتون maddesi

اَلْفِتْنَةُ [el-fitnet] (fâ’nın kesriyle) ve

اَلْمَفْتُونُ [el-meftûn] Masdar olarak sınamak maʹnâsınadır; yukâlu: فَتَنَهُ فِتْنَةً وَمَفُتْونًا إِذَا خَبَّرَهُ ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿بِأَيِّكُمُ الْمَفْتُونُ﴾ أَيِ الْخِبْرَةُ Ve

فِتْنَةُ [fitnet] Bir hoş nesneyi pesend ve ʹaceb eylemeğe denir ki ismdir. Ve azgınlığa denir, dalâl ve güm-râhî maʹnâsına; yukâlu: وَقَعَ فِي الْفِتْنَةِ أَيِ الضَّلَالِ Ve günâh ve išamp;m maʹnâsınadır. Ve küfr maʹnâsınadır. Ve rüsvâylığa denir, fazîha maʹnâsına. Ve ʹazâb maʹnâsınadır. Ve potada altını ve gümüşü eritmek maʹnâsınadır, tâ ki ceyyidi kemterinden mütemeyyiz ola; yukâlu: فَتَنَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ فِتْنَةً إِذَا أَذَابَهُ Ve bir adamı azdırmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَتَنَهُ إِذَا أَضَلَّهُ Ve deliliğe denir, cünûn maʹnâsına. Ve mihnet ve beliyyeye denir; ve minhu أَعُوذُ بِاللهِ مِنْ فِتْنَةِ الْقَبْرِ أَيْ مِحْنَتِهِ وَبَلَائِهِ Ve mâl ve evlâda ıtlâk olunur; li-kavlihi taʹâlâ: ﴿إِنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ﴾ اَلْآيَة Ve beyne’n-nâs vâkiʹ olan ihtilâf-ı ârâ΄ ve şûriş ve şikâk ve kavgaya ıtlâk olunur; yukâlu: وَقَعَ بَيْنَهُمُ الْفِتْنَةُ أَيِ الْإِخْتِلَافُ فِي الْآرَاءِ

Vankulu Lugatı - المفتون maddesi

اَلْمَفْتُونُ [el-meftûn] (mîm’in fethi ve tâ’nın zammı ve meddiyle) Tecribe için âteşe giren altın. Ve

مَفْتُونٌ [meftûn] Fitne maʹnâsına da gelir; pes bu masdar olur, mefʹûl sîgası üzere; مَعْقُولٌ [maʹḵûl ve مَجْلُودٌ [meclûd] gibi. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿بِاَيِّكُمُ الْمَفْتُونُ﴾ (القلم، 6) Baʹzılar eyitti: بَاَيِّكُمْ kavlinde kelime-i bâ zâ΄idedir, وَكَفَى بِاللهِ de zâ΄ide olduğu gibi; أَيِّكُمْ mubtedâ,مَفْتُونٌ haberidir, مَفْتُونٌ [meftûn] mefʹûl olmak üzere. Ve Mâzinî eyitti: مَفْتُونٌ [meftûn] mubtedâ, mâ-kabli haberidir, bâ ilsâk için olup مَفْتُونٌ [meftûn] masdar olmak üzere; ke-kavlihim: بِمَنْ مُرُورُكَ وَعَلَى أَيِّهِمْ نُزُولُكَ وَإِنَّمَا أَخَّرَ لِأَنَّ الْأَوَّلَ فِي مَعْنَى الظَّرْفِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı