el-mevʹid ~ اَلْمَوْعِدُ

Vankulu Lugatı - الموعد maddesi

اَلْمَوْعِدُ [el-mevʹid] (mîm’in fethi ve ʹayn’ın kesriyle) Kezâlik masdar maʹnâsına. Ve ism-i zamân ve ism-i mekân maʹnâsına da gelir. Ve bunculayındır her fiʹl ki onun evveli vâv yâhûd yâ olup müstaklebinde düşmüş ola يَعِدُ ve يَزِنُ ve يَهَبُ ve يَضَعُ ve يَئِلُ gibi sığınmak maʹnâsına, müstakbelin ʹayne’l-fiʹli meksûr olmağın onun masdarı ve ism-i zamânı ve ism-i mekânı dahi meksûrü’l-ʹayn gelir. Vâv sâkıt olduktan sonra muzâriʹin ʹayne’l-fiʹli meksûr olduğuna ve meftûh olduğuna iʹtibâr yoktur, illâ birkaç kelime ki nedretle gelmiştir ki onlar مَوْحَدَ [mevḩad] ve مَوْرَقٌ [mevraḵ]tır ism-i recülde ve مَوْكَلٌ [mevkel]dir ism-i mevziʹde yâhûd bir recülün isminde ve مَوْزَنٌ [mevzen]dir ism-i mevziʹde ki bunlar cümle semâʹandır, kıyâs budur ki kesrile geleler. Ve eger muzâriʹin ʹayne’l-fiʹli meftûh olup vâv sâbit olursa يَوْجَلُ gibi korkmak maʹnâsında ve يَوْجَعُ gibi ağrımak maʹnâsında ve يَوْسَنُ gibi ımızgınmak maʹnâsına, ʹayne’l-fiʹli ism-i zamânında ve ism-i mekânında meksûr olup masdarında meftûh olur مَوْجِلٌ [mevcil]le مَوْجَلٌ [mevcel] gibi. Ve eger evveli harf-i ʹillet olduğundan gayrı âhiri dahi harf-i ʹillet olursa مَفْعَلٌ [mefʹal] vezni meftûhu’l-ʹayn gelir gerek evvelinde vâv sâkıt olsun gerek olmasın, مَوْلَى [mevlâ] gibi, مَوْفَى [mevfâ] gibi ve مَوْعَى [mevʹâ] gibi, يَلِي [yelî]den kurb maʹnâsına ve يَفِي [yefî]den vefâ΄ maʹnâsına ve يَعِي [yeʹî]den tezekkür maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı