el-mûḵî ~ اَلْمُوقِي

Kamus-ı Muhit - الموقي maddesi

اَلْمَأْقُ [el-me΄ḵ] (mîm’in fethi ve hemzenin sükûnuyla ki مَعْقٌ [maʹḵ] veznindedir) ve

اَلْمُؤْقُ [el-mu΄ḵ] (mîm’in zammı ve hemzenin sükûnuyla ki مُعْقٌ [muʹḵ] veznindedir) ve

اَلْمُؤْقِي [el-mu΄ḵî] (مُعْطِي [muʹṯî] vezninde) ve

اَلْمَاقِي [el-mâḵî] (قَاضِي [ḵâdî] vezninde) ve

اَلْمَاقُ [el-mâḵ] (مَالٌ [mâl] vezninde ki hemze elife kalb olunmuştur) ve

اَلْمُوقِي [el-mûḵî] (hemzeyi vâv’a kalble مُوقِعٌ [mûḵiʹ] vezninde) ve

اَلْمَأْقِي [el-me΄ḵî] (mîm’in fethi ve hemzenin sükûnu ve ḵâf’ın kesriyle مَأْوِي الْإِبِلِ [me΄vi’l-ibil] vezninde) ve

اَلْمُوقُ [el-mûḵ] (mîm’in zammıyla سُوقٌ [sûḵ] vezninde) ve

اَلْأُمْقُ [el-umḵ] (hemze-i mazmûme ile) ve

اَلْمُقْيَةُ [el-muḵyet] (mîm’in zammıyla) Gözün burundan cânibine denir ki gözden yaş akacak yerdir, Türkîde gözün pınarı taʹbîr olunur. ʹAlâ-kavlin gözün mukaddemine ve ʹalâ-re΄yin mu΄ahharına denir. Şârih der ki مُقَدَّمُ الْعَيْنِ [muḵaddemu’l-ʹayn] dediği yine gözün pınarı olacaktır ve مُؤَخَّرُ الْعَيْنِ [mu΄aḣḣaru’l-ʹayn] kuyruğu olacaktır. Bu sûrette harf-i terdîd ile أَوْ مُقَدَّمُ الْعَيْنِ ʹibaresi tekrârdır. Zâhiren İmâm Leyšamp;’in مُوقُ الْعَيْنِ مُؤَخَّرُهَا وَمَأْقُهَا مُقَدَّمُهَا taʹbîrinden mütehavveldir. İntehâ. Ve bunların cemʹi آمَاقٌ [âmâḵ] gelir, آبَارٌ [âbâr] gibi ve أَمْآقٌ [em΄âḵ] gelir, أَبْآرٌ [eb΄âr] gibi ve مَوَاقٍ [mevâḵ] gelir mîm’in fethiyle ve مَآقٍ [me΄âḵ] gelir mîm’in fethi ve hemzenin meddiyle. Şârihin beyânına göre iki evvelki مُؤْقٌ [mu΄ḵ] ve مَأْقٌ [me΄ḵ] ve أُمْقٌ [umḵ] ve مُوقٌ [mûḵ] ve مَاقٌ [mâḵ] lafzlarının cemʹidir.



Kamus Muhit ve Vankulu Ara

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı