اَلتَّقْصِيرُ [et-taḵṡîr] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bu dahi bir nesneye muktedir iken el çekip imtinâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَصَّرَ عَنِ الْأَمْرِ إِذَا انْتَهَى Ve bir şiddetli nesne ârâm ve sükûn bulmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَصَّرَ عَنِّي الْوَجَعُ وَالْغَضَبُ إِذَا سَكَنَ Ve bir nesneyi gücü yetişmemekle terk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَصَّرَ عَنْهُ إِذَا تَرَكَهُ وَهُوَ لاَ يَقْدِرُ عَلَيْهِ Ve devenin boynu köküne قِصَارٌ [ḵiṡâr] dedikleri damga basmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَصَّرَ قَصَرَةَ الْإِبِلِ إِذَا وَسَمَهَا بِالْقِصَارِ Fiʹl-i mezbûr deve kısmının boyunları köküne mahsûs olmakla إِبِلٌ مُقَصَّرَةٌ denmez, belki قَصَرَةٌ مُقَصَّرَةٌ denir. Ve
تَقْصِيرٌ [taḵṡîr] Bir adama ʹatiyye olarak nâçîz nesne vermek maʹnâsınadır; yukâlu: قَصَّرَ فِي الْعَطِيَّةِ إِذَا أَخَسَّ Ve
تَقْصِيرٌ [taḵṡîr] Dâbbe kısmına mahsûs bir gûne dâgın ismidir.
اَلتَّقْصِيرُ [et-taḵṡîr] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Kezâlik bez ağartmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَصَّرْتُ الثَّوْبَ تَقْصِيرًا Ve
تَقْصِيرٌ [taḵṡîr] Salâtta ve şaʹrdaقَصْرٌ [ḵaṡr] gibidir, yaʹnî bir mikdârın giderip bir mikdârın alıkomaktır. Ve
تَقْصِيرٌ [taḵṡîr] Bir nesnede tekâhül etmeğe de derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı