اَلتَّقْعِيرُ [et-taḵʹîr] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Sözü avurdunu burarak boğazından çıkarır hey΄etinde tekellüm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَّرَ فِي كَلاَمِهِ إِذَا تَشَدَّقَ وَتَكَلَّمَ بِأَقْصَى فَمِهِ Ümmehât-ı sâ΄irede قَعَّرَ فِي كَلاَمِهِ إِذَا أَخْرَجَهُ مِنْ قَعْرِ حَلْقِهِ كَمَا يُقَالُ شَدَّقَ فِي كَلاَمِهِ إِذَا أَخْرَجَ مِنْ شِدْقِهِ ʹibâretiyle mersûm olmakla mü΄ellif burada تَشَدُّقٌ [teşedduḵ]u dahi mezc eylemiştir. تَشَدُّقٌ [teşedduḵ] ise تَقْعِيرٌ [taḵʹîr]e mülâyim değildir. Ve bu resme tekellüm baʹzı kimsede halkî olur. Ve baʹzılar mütekellim geçinmekle fodulâne o gûne tekellüf ve edâ ile tekellüm ederler. Ve bu maʹnâ maʹnevî dahi olur ki kelâmı pek gavr ve dakîka cihetiyle tekellüm eylemekten ʹibârettir, “Sözde pek derin gitti” taʹbîri zebân-zeddir. Ve
تَقْعِيرٌ [taḵʹîr] Haykırmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَّرَ الرَّجُلُ إِذَا صَاحَ
اَلتَّقْعِيرُ [et-taḵʹîr] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Kezâlik derin etmek, تَعْمِيقٌ [taʹmîḵ] maʹnâsına. Ve
تَقْعِيرٌ [taḵʹîr] Esnâ-yı kelâmda dudağı bükmektir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı