ḩakk ~ حَكٌّ

Kamus-ı Muhit - حك maddesi

Mü΄ellif burada teşvîş ve tefrît üzere resm eylemiştir, zîrâ ümmehât-ı sâ΄irede حَكٌّ [ḩakk] kazımak ve kaşımak maʹnâlarıyla mansûstur. Ez-cümle Mukaddimetu’l-Edeb’de tırâşîden ve ḣârîden taʹbîrleriyle müfesser ve Esâs’ta مَا حَكَّ جِلْدَكَ مِثْلَ ظُفْرِكَ وَأَحَكَّنِي رَأْسِي فَحَكَكْتُهُ وَبِي بَثْرَةٌ تُحِكُّنِي ʹibâretiyle mersûm ve Miṡbâḩ’ta حَكَكْتُ الشَّيْءَ قَشَرْتَهُ ʹunvânıyla merkûmdur. Ve sâ΄irlerde dahi bu resmedir. Mü΄ellif maʹnâ-yı evveli resm ettikten sonra وَاحْتَكَّ رَأْسِي وَحَكَّنِي وَأَحَكَّنِي وَاسْتَحَكَّنِي أَيْ دَعَانِي إِلَى حَكِّهِ ʹibâretiyle resm eylemekle إِحْتِكَاكٌ [iḩtikâk] gicişmek ve kaşınmak ve kazınmak maʹnâlarına olup حَكٌّ [ḩakk] ve إِحْكَاكٌ [iḩkâk] ve إِسْتِحْكَاكٌ [istiḩkâk] kaşındırmak maʹnâsına olmuş olur. Nihâyetü’l-emr kazımak ve kaşımak maʹnâsını دَعَانِي إِلَى حَكِّهِ tefsîrinde bi’l-işâre beyân etmiştir. Mâdde ise maʹnâ-yı mezbûrda müstakil olup ondan fürûʹât teferruʹ eyledi. Ve kemâl-i îcâzdan meger ki maʹnâ-yı evvel tahtına idrâc iddiʹâsında ola ki tırnağı ʹuzva sürtmek olur, beyân-ı lügat maʹrizinde bu vetîre ise nâ-mülâyimdir. Ve’l-hâsıl حَكٌّ [ḩakk] kazımak ve kaşımak maʹnâsınadır. Mü΄ellife göre kazıttırmak ve kaşıttırmak maʹnâsına da olur ki gicişmeğin lâzımıdır. Ve kaldı ki burada ʹibâre Esâs’ın ʹibareti gibi دَعَانِي إِلَى حَكِّهِ فَحَكَكْتُهُ olup kalem-i nâsihten فَحَكَكْتُهُ lafzı sâkıt olmak dahi melhûzdur. Ve

حَكٌّ [ḩakk] Sadr reyb ve gümân ve išamp;m ve halecân-ı kalb makûlesi derûna te΄sîr eden hâlâttan ʹibârettir; ve minhu tekûlu: مَا حَكَّ فِي صَدْرِي كَذَا أَيْ لَمْ يَنْشَرِحْ لَهُ صَدْرِي يَعْنَي كَانَ فِي قَلْبِي شَيْءٌ مِنَ الشَّكِّ وَالرَّيْبِ وَيُقَالُ حَكَّ فِي صَدْرِي أَيْ عَمِلَ فِي صَدْرِي Ve dâ΄im şerr ve şûr ve fitne ihdâsına sebeb olan adama حَكُّ الشَّرِّ [ḩakku’ş-şerr] ve حِكَاكُ الشَّرِّ [ḩikâku’ş-şerr] ıtlâk ederler, كِتَابٌ [kitâb] vezninde; yukâlu: إِنَّهُ حَكُّ الشَّرِّ وَحِكَاكُهُ أَيْ يُحَاكُّهُ كَثِيرًا يَعْنِي يُحَدِّثُهُ

Vankulu Lugatı - حك maddesi

اَلْحَكُّ [el-ḩakk] (ḩâ’nın fethi vekâf’ın teşdîdiyle) Kazımak; tekûlu: حَكَكْتُ الشَّيْءَ أَحُكُّهُ حَكًّا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve

حَكٌّ [ḩakk] Kalbde halecân etmeğe de derler; yukâlu: مَا حَكَّ فِي صَدْرِي مِنْهُ شَيْءٌ أَيْ مَا تَخَالَجَ Ve

حَكٌّ [ḩakk] Kalb bir nesneden münkabız olmağa dahi derler; yukâlu: حَكَّ فِي صَدْرِي كَذَا إِذَا لَمْ يَنْشَرِحْ لَهُ صَدْرُكَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı