اَلْحَقِيقَةُ [el-ḩaḵîḵat] (سَفِينَةٌ [sefînet] vezninde) Sâbite ve vâkıʹa maʹnâsınadır; te΄nîsi mevsûf iʹtibârıyladır. Bu münâsebetle bir şey΄e müştemil olan künh ve asl ve müntehâsına ıtlâk olunur; yukâlu: حَقِيقَةُ الشَّيْءِ أَيْ مُنْتَهَاهُ وَأَصْلُهُ الْمُشْتَمِلُ عَلَيْهِ Ve ehl-i beyân ıstılâhında asl vazʹı üzere sabît ve müstaʹmel olan kelimeden ʹibârettir ki mecâz mukâbilidir, sübût maʹnâsından faʹîldir, hâ΄ nakliyyedir. Ve
حَقِيقَةٌ [ḩaḵîḵat] Adama riʹâyet ve himâyeti hakk ve lâzım olan nesneye ıtlâk olunur, ʹırz ve nâmûs ve vefâ΄ ve meveddet gibi; ve minhu yukâlu: فُلاَنٌ حَامِي الْحَقِيقَةِ وَهِيَ مَا يَحِقُّ عَلَيْهِ أَنْ يَحْمِيَهُ Lisânımızda “filân hakîkatsiz kimsedir” taʹbîri bu maʹnâdandır. Ve
حَقِيقَةٌ [ḩaḵîḵat] Sancağa ıtlâk olunur; رَايَةٌ [râyet] maʹnâsına.
اَلْحَقِيقَةُ [el-ḩaḵîḵat] (ḩâ’nın fethi ve ḵâf’ın kesri ve meddiyle) مَجَازٌ [mecâz]ın mukâbilidir. Ve
حَقِيقَةٌ [ḩaḵîḵat] Şol nesnedir ki insâna onun himâyeti lâzımdır, ʹâr ve nâmûs ve vaʹdeye vefâ etmek ve bunun emsâli ne ki var ise. Ve baʹzılar eyitti: حَقِيقَةٌ [ḩaḵîḵat] sancak maʹnâsına da gelir,رَايَةٌ [râyet] gibi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı