rummet ~ رُمَّةٌ

Kamus-ı Muhit - رمة maddesi

اَلرُّمَّةُ [er-rummet] (râ’nın zammıyla ve kesriyle) Çürük ip parçasına denir; yukâlu: فِي رَأْسِ الْوَتِدِ رُمَّةٌ أَيْ قِطْعَةُ حَبْلٍ بَالٍ Şârih der ki nüshalardan بَالٍ lafzı sâkıt olmuştur. İntehâ. Žu’r-Rumme nâm şâʹir onunla mülakkab oldu. Şârihin beyânına göre “أَشْعَثَ بَاقِي رُمَّةِ التَّقْلِيدِ” mısrâʹına mebnî telkîb olundu. Ve baʹzılar dedi ki henüz tıfl iken bir parça eski ip ile kitâbını gerdanına geçirip mektebe giderken bir kimse görüp žu’r-rumme diye nevâziş eylediği bâʹis-i telkîb olmuştur. Ve

رُمَّةُ [Rummet] Necd diyârında bir büyük ovanın ismidir ki ona niçe dereler ve çaylar munsabb olur. Ve gâh olur ki mîm’ini tahfîf ederler; ve minhu’l-meselu: “كُلُّ بَنِيَّ يُحْسِينِي إِلَّا الْجُرَيْبَ فَإِنَّهُ يُرْوِينِي” Yaʹnî ʹArablar zikr olunan ovanın lisânından mesel-i mezbûru tefevvüh eylediler:“Cemîʹ-i evlâdım yaʹnî bana munsabb olan derelerim suyu bana azca azca içirirler, lâkin Cureyb dedikleri büyük dere beni suya kandırır.” Madrib-i mesel maʹlûmdur. Ve

رُمَّةٌ [rummet] Alına denir ki جَبْهَةٌ [cebhet] maʹnâsına. Ve bi’l-cümle ve bi’l-külliyye maʹnâsınadır ki hep ve kamu taʹbîr olunur. Bir kimse bir devenin boynuna bir çürük ip parçası bağlayıp beyʹ ettikte mezbûr ipi dahi müşterîye vermekle دَفَعَهُ إِلَيْهِ بِرُمَّتِهِ dediler,min-baʹd بِجُمْلَتِهِ وَكُلِّهِ maʹnâsına istiʹmâl olundu; yukâlu: دَفَعَهُ اللهُ بِرُمَّتِهِ أَيْ بِجُمْلَتِهِ

اَلرَّمُّ [er-remm] (râ’nın fethi ve mîm’in teşdîdiyle) ve

اَلْمَرَمَّةُ [el-meremmet] (mîm’in ve râ’nın fethiyle) Halel bulmuş nesneyi ıslâh eylemek maʹnâsınadır ki onarmak taʹbîr olunur; yukâlu: رَمَّهُ رَمًّا وَمَرَمَّةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا أَصْلَحَهُ Ve koyun ve keçi makûlesi hayvân ağız ile ağaç budaklarının uçlarını kavrayıp otlamak maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَّتِ الْبَهِيمَةُ إِذَا تَنَاوَلَتِ الْعِيدَانَ بِفَمِهَا Ve ekl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَّ الشَّيْءَ إِذَا أَكَلَهُ Ve

رَمٌّ [remm] ve

رِمَّةٌ [rimmet] (râ’nın kesriyle) ve

رَمِيمٌ [remîm] Kemik çürümek maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَّ الْعَظْمُ رِمَّةً وَرَمًّا وَرَمِيمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا بَلِيَ

Vankulu Lugatı - رمة maddesi

اَلرِّمَامُ [er-rimâm] (râ’nın kesriyle) Kezâlik cemʹi. Ve

رِمَامٌ [rimâm] Çürük kemiklere dahi derler, ʹalâ-mâ se-yecî΄u inşâallâhu taʹâlâ. Ve

ذُو الرُّمَّةِ [Žu’r-Rummet] Nâm şâʹire ذُو الرُّمَّةِ dedikleri baʹzı şiʹrinde رُمَّةٌ [rummet] lafzın zikr ettiğinden ötürüdür. Ve

رُمَّةٌ [rummet] Cümle maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: دَفَعَ إِلَيْهِ الشَّيْءَ بِرُمَّتِهِ أَيْ بِجُمْلَتِهِ وَأَصْلِهِ أَنَّ رَجُلًا دَفَعَ إِلَى رَجُلٍ بَعِيرًا بِحَبْلٍ فِي عُنُقِهِ فَقِيلَ ذَلِكَ لِكُلِّ مِنْ دَفَعَ شَيْئًا بِجُمْلَتِهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı