ṯamš ~ طَمْثٌ

Kamus-ı Muhit - طمث maddesi

Şârih der ki baʹzılar تَدْمِيَةٌ [tedmiyet] ile olan cimâʹa tahsîs eylediler. Ve ʹaleyhi kavluhu taʹâlâ: ﴿لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلاَ جَانٌّ﴾ أَيْ لَمْ يُدْمِهُنَّ بِالْجِمَاعِ وَعَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ لَمْ يَطْمِثِ اْلإِنْسِيَّةَ إِنْسِيٌّ وَلاَ الْجِنِّيَّةَ جِنِّيٌّ Ve

طَمْثٌ [ṯamšamp;] Hatun hayz görmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَثَتِ الْمَرْأَةُ وَطَمِثَتْ طَمْثًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا حَاضَتْ Ve değmek maʹnâsınadır ki mecâzdır; yukâlu: مَا طَمَثَ هَذَا الْمَرْتَعَ قَبْلَهَا أَحَدٌ أَيْ مَا مَسَّهُ وَبِهِ فُسِّرَ قَوْلُهُ تَعَالَى ﴿لَمْ يَطْمِثْهُنَّ﴾، الآية Ve

طَمْثٌ [ṯamšamp;] Kîre denir, دَنَسٌ [denes] maʹnâsına; yukâlu: مَا بِفُلاَنٍ طَمْثُ رِيبَةٍ أَيْ دَنَسُهَا Ve bir nesne fâsid ve tebâh olmak, fesâd maʹnâsınadır; yukâlu: مَا فِيهِ طَمْثٌ أَيْ فَسَادٌ

Vankulu Lugatı - طمث maddesi

اَلطَّمْثُ [eṯ-ṯamšamp;] (ṯâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Kızın bekâretin almak; yukâlu: طَمَثَهَا يَطْمُثُهَا وَيَطْمِثُهَا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالثَّانِي أَيْضًا إِذَا افْتَضَّهَا Ebû ʹAmr eyitti: طَمْثٌ [ṯamšamp;] mutlakan bir nesneye değmeğe derler, pes طَمْثٌ [ṯamšamp;] her değilen yerde istiʹmâl olunur; yukâlu: مَا طَمَثَ ذَلِكَ الْمَرْتَعَ أَحَدٌ وَمَا طَمَثَتْ هَذِهِ النَّاقَةَ حَبْلٌ derler, ey: مَا مَسَّهَا عِقَالٌ Ve مَرْتَعٌ [mertaʹ] otlağa ve عِقَالٌ [ʹiḵâl] deve dizi bağına derler. Ve

طَمْثٌ [ṯamšamp;] ʹAvret hayz görmeğe dahi derler; yukâlu: طَمَثَتِ الْمَرْأَةُ تَطْمُثُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve طَمِثَتْ dahi bâb-ı râbiʹden lügattır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı