ṯilâ΄ ~ طِلَاءٌ

Kamus-ı Muhit - طلاء maddesi

اَلطِّلَاءُ [eṯ-ṯilâ΄] (كِسَاءٌ [kisâ΄] vezninde) Sürülecek katrana denir; yukâlu: طَلَى الْبَعِيرَ بِالطِّلَاءِ أَيِ الْهِنَاءِ Ve mutlakan sürecek ve sürünecek nesneye denir, sıva ve yaldız ve ʹıtr gibi. Ve hamra ve bâdeye ıtlâk olunur, altın yaldızına teşbîhle yukâlu: سَقَاهُ الطِّلَاءَ أَيِ الْخَمْرَ Ve مُنَصَّفٌ [munaṡṡaf] taʹbîr olunan üzüm şırasının koyulmuşuna denir ki مُثَلَّثٌ [mušamp;ellešamp;] taʹbîr ettikleri olur. Ve مُنَصَّفٌ [munaṡṡaf] nısfı kalınca kaynatılmış olan şıradır. Şârih der ki baʹzılar bunu Fârisîden muʹarreb olan mey-buḣtec ile beyân eylediler ki Türkîde nârdeng dedikleri olacaktır, ʹalâ-kile’t-takdîreyn helâldir ve hamra ıtlâkı muhdestir. İntehâ. Ve

طِلَاءٌ [ṯilâ΄] Sövmeğe denir, şetm maʹnâsına. Ve kuzunun ayağı bağına denir ki köken taʹbîr olunur.

Vankulu Lugatı - طلاء maddesi

اَلطِّلَاءُ [eṯ-ṯilâ΄] (ṯâ’nın kesri ve elifin meddiyle) Şol hamra derler ki sülüsânı gidip sülüsü kalınca tabh oluna. Ve ʹacem tâ΄ifesi mezbûra mey-i puhte derler. Ve gâh olur hamrın kendisine dahi طِلَاءٌ [ṯilâ΄] derler, hamrın ismini hûb etmeden ötürü, fî-nefsi’l-emr talâ olduğu için değil, nitekim kurda hüsn-i taʹbîr için أَبَا جَعْدَةَ [ebâ caʹdet] derler ehl-i kerem maʹnâsına. Ve

طِلَاءٌ [ṯilâ΄] Katrâna dahi derler. Ve her nesne ki devâ için sürülür kısmı ola, ona طِلَاءٌ [ṯilâ΄] derler. Ve

طِلَاءٌ [ṯilâ΄] Şol kazıkta olan ipe dahi derler ki onunla kuzunun ayağın bağlarlar.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı