Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre مَائِدَةٌ [mâ΄idet] fâʹilet bi-maʹnâ mefʹûlettir yâhûd neseb üzeredir; taharrük yâhûd zahîre maʹnâsından me΄hûzdur. Mütercim der ki ﴿رَبَّنَا أَنْزِلْ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ﴾ الآية kerîmesinin nâtık olduğu üzere âsumândan mâ΄ide-i ʹÎseviyye nâzil olmuştur. Pulu ve dikeni yok pişmiş balık olup başı tarafında tuz ve kuyruğu semtinde sirke ve etrâfında pırasadan mâ-ʹadâ envâʹ-ı sebze ve beş dâne nân-ı ʹazîz, birinin üzerinde zeytûn ve dîgerînde bal ve birinde yağ ve birinde peynir ve birinde pastırma var idi. Ve mâ΄ide-i hazariyye dahi peynir ve hurmâ ve enâr ve muz ve ʹineb ve rutab ve pırasadan mâ-ʹadâ cümle-i bukûl mevcûd idi. Kırk günde bir kerre nâzil olur idi. Bir defʹa Gazve-i Tebûk’ta Server-i kâ΄inât ʹaleyhi efdalu’s-salavât hazretleriyle mülâkî oldukları gün re΄s-i erbaʹîn olmakla ʹale’l-ʹâde mâ΄ide nüzûl eyledikte ashâb-ı kirâmdan Ḩužeyfe ve Enes dahi mâ΄ide-i merkûmeye hâzır olmalarıyla dört nefer zât-ı huceste-seyr tenâvül eyledikleri tasrîh-kerde-i ʹAsḵalânî’dir. İntehâ. Ve
مَائِدَةٌ [mâ΄idet] Teşbîh tarîkiyle sofra ve sînî şeklinde olan dâ΄ire-i ʹaraziyyeye ıtlâk olunur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı