اَلتِّبَاعُ [et-tibâʹ] (جِدَالٌ [cidâl] vezninde) Bir işi peyderpey kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: يُتَابِعُ بَيْنَ الْأَعْمَالِ تِبَاعًا أَيْ يُوَالِي Ve
تِبَاعٌ [tibâʹ] ve
مُتَابَعَةٌ [mutâbaʹat] Bir işi muhkem ve metîn kılmak maʹnâsına müstaʹmeldir ki arasını açmayarak işlemekten neş΄et eder; yukâlu: تَابَعَ الْبَارِي الْقَوْسَ إِذَا أَحْكَمَ بَرْيَهَا وَأَعْطَى كُلَّ عُضْوٍ مِنْهَا حَقَّهُ Ve çayır hayvânı gereği gibi tavlandırıp her yerini uygun kılmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَابَعَ الْمَرْعَى الْإِبِلَ إِذَا أَنْعَمَ تَسْمِينَهَا وَأَتْقَنَهُ Zamir تَسْمِينٌ [tesmîn]e râciʹdir.
اَلْمُتَابَعَةُ [el-mutâbeʹat] (mîm’in zammı ve bâ’nın fethiyle) ve
اَلتِّبَاعُ [et-tibâʹ] (tâ’nın kesriyle) Tâbiʹ olmak; yukâlu: تَابَعْتُهُ عَلَى كَذَا مُتَابَعَةً وَتِبَاعًا Ve
تِبَاعٌ [tibâʹ] تَبِيعٌ [tebîʹ]in cemʹi dahi gelir, sığır buzağıları maʹnâsına. Ve
تِبَاعٌ [tibâʹ] Bir nesneyi ulaştırmağa dahi derler, وَلَاءٌ [velâ΄] maʹnâsına. Ve
مُتَابَعَةٌ [mutâbeʹat]Bir nesneyi muhkem etmek maʹnâsında dahi istiʹmâl olunur; yukâlu: تَابَعَ الرَّجُلُ عَمَلَهُ أَيْ أَتْقَنَهُ وَأَحْكَمَهُ Ve fî hadîsi Ebî Vâḵid: “تَابَعْنَا الْأَعْمَالَ فَلَمْ نَجِدْ شَيْئًا أَبْلَغَ فِي طَلَبِ الْآخِرَةِ مِنَ الزُّهْدِ فِي الدُّنْيَا” أَيْ أَحْكَمْنَاهَا وَعَرَفْنَاهَا Bu zikr olunan Cevherî’nin taʹbîridir ve تَابَعْنَا [tâbaʹnâ] تَتَبَّعْنَا maʹnâsına olmak dahi baʹîd değildir, nitekim zikr olunur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı