اَلْمُضِيُّ [el-muḋiyy] (ḋâd-ı muʹceme ile عُتِيٌّ [ʹutiyy] vezninde) ve
اَلْمُضُوُّ [el-muḋuvv] (سُمُوٌّ [sumuvv] vezninde) Geçip gitmek maʹnâsınadır ki Fârisîde güzeşten mürâdifidir, zamânın geçip gitmesi gibi; yukâlu: مَضَى الشَّيْءُ يَمْضِي مُضِيًّا وَمُضُوًّا إِذَا خَلَا Ve
مَضَاءٌ [meḋâ΄] (سَخَاءٌ [seḣâ΄] vezninde) ve
مُضُوٌّ [muḋuvv] (سُمُوٌّ [sumuvv] vezninde) Bir nesnenin ötesine geçmek maʹnâsınadır ki öte işlemek taʹbîr olunur; yukâlu: مَضَى فِي الْأَمْرِ مَضَاءً وَمُضُوًّا إِذَا نَفَذَ فِيهِ Ve
مُضُوُّ سَبِيلٍ [muḋuvvu sebîl] Ölmekten kinâyedir; yukâlu: مَضَى فُلَانٌ سَبِيلَهُ إِذَا مَاتَ Ve
مَضَاءٌ [meḋâ΄] Vurulan nesneye kılıç işleyip kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَضَى السَّيْفُ فِي الضَّرِيبَةِ مَضَاءً إِذَا قَطَعَ Ve işletmek, infâz maʹnâsınadır; tekûlu: مَضَيْتُ عَلَى بَيْعِي إِذَا أَجَزْتَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı