muṡûl ~ مُصُولٌ

Kamus-ı Muhit - مصول maddesi

اَلْمَصْلُ [el-maṡl] (أَصْلٌ [aṡl] vezninde) ve

اَلْمَصَالَةُ [el-maṡâlet] (سَحَابَةٌ [seḩâbet] vezninde) Yoğurdu kaynatıp sıktıktan sonra galîzine ki keş taʹbîr olunur, onun suyuna denir ki bir defʹa dahi kaynatıp sıkarlar, Türkler kara kurut ve kara keş taʹbîr ederler. Fârisîde ona terf ve keşk-i siyâh derler; pek hâmiz ve bârid ve rediyyü’l-keymûs ve’l-hazm ve miʹdeye muzırr bir nesnedir; yukâlu: سَقَاهُ الْمَصْلَ وَالْمَصَالَةَ وَهُوَ مَا سَالَ مِنَ الْأَقِطِ إِذَا طُبِخَ ثُمَّ عُصِرَ Ve

مَصْلٌ [maṡl] ve

مُصُولٌ [muṡûl] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Damlamak maʹnâsınadır; yukâlu. مَصَلَ الشَّيْءُ مَصْلًا وَمُصُولًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا قَطَرَ Ve yoğurdu hurmâ çöpünden işlenmiş sepet makûlesi zarfa yâ torbaya koyup suyunu süzmek maʹnâsınadır ki ona torba yoğurdu taʹbîr olunur; yukâlu: مَصَلَ اللَّبَنَ مَصْلًا إِذَا صَارَ فِي وِعَاءِ خُوصٍ أَوْ خِرَقٍ لِيَقْطُرَ مَاؤُهُ Mü΄ellifin zâhir-i ʹibâresi lâzım olmasını müşʹirdir, lâkin müsâmahayı mutazammındır, Muḩkem’de ve sâ΄ir usûlde إِذَا وَضَعَهُ فِي وِعَاءٍ ʹibâretiyle mersûmdur. Ve

مَصْلٌ [maṡl] Keş taʹbîr olunan yoğurt kurusunu مَصْلٌ [maṡl] düzmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَصَلَ الْأَقِطَ إِذَا عَمِلَهُ Ve yaradan cüz΄îce çirk sızıp seyelân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَصَلَ الْجُرْحُ إِذَا سَالَ مِنْهُ شَيْءٌ يَسِيرٌ Ve medyûn dâyine hakkından pek azca nesne vermek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: مَصَلَ لِفُلَانٍ مِنْ حَقِّهِ إِذَا خَرَجَ لَهُ مِنْهُ يَعْنِي شَيْءٌ يَسِيرٌ Ve mâlı nâ-be-câ yere sarfla tebâh eylemek maʹnâsına müstaʹeldir; yukâlu: مَصَلَ مَالَهُ إِذَا أَفْسَدَهُ يَعْنِي صَرَفَهُ فِيمَا لَا خَيْرَ فِيهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı