Nâmûs ~ نَامُوسٌ

Kamus-ı Muhit - ناموس maddesi

اَلنَّامُوسُ [en-nâmûs] Bir kimsenin mahrem-i esrârı olup umûr ve ahvâlinin iç yüzüne vâkıf ve muttaliʹ olan adama denir, ʹalâ-kavlin esrâr-ı hayriyyesinin sâhib ve hâmil ve vâkıfı olana denir ki hâstır; yukâlu: فُلاَنٌ نَامُوسُ الْمَلِكِ أَيْ صَاحِبُ سِرِّهِ الْمُطَّلِعُ عَلَى بَاطِنِ أَمْرِهِ أَوْ صَاحِبُ سِرِّهِ الْخَيْرِ Bu mâdde sırr maʹnâsına mevzûʹdur. Ve

نَامُوسٌ [Nâmûs] Cibrîl ʹaleyhi’s-selâm hazretlerine ıtlâk olunur, sâ΄ir melâ΄ikenin muttaliʹ olmadıkları esrâr-ı vahy ü gayba vâkıf ve mahrem olmak cihetiyle ve ona Nâmûs-ı Ekber ıtlâk olunur. Ve hâzık ve mâhir adama denir. Ve umûr ve mesâlihe vech-i letâfet ü nezâketle girişir olan adama ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ نَامُوسٌ إِذَا كَانَ يَلْطُفُ مَدْخَلُهُ Ve avcı gömeltesine denir. Ve ağa ve tuzağa denir, شَرَكٌ [şerek] maʹnâsına. Ve koğucuya denir; yukâlu: هُوَ نَامُوسٌ أَيْ نَمَّامٌ Ve şol nesneye denir ki bir adam onunla hîle ve sanʹat ve tedbîr cihetiyle tesettür eder ki onu hîlesine siper eder; yukâlu: ذَاكَ الشَّيْءُ نَامُوسُ فُلاَنٍ وَهُوَ مَا تُنُمِّسَ بِهِ مِنَ الْإِحْتِيَالِ Kâle fi’l-Esâs: فُلاَنٌ صَاحِبُ نَامُوسٍ أَيْ ذُو مَكْرٍ وَخَدِيعَةٍ Ve arslan yatağına denir, عِرِّيسَةٌ [ʹirrîset] maʹnâsına ve ona نَامُوسَةٌ [nâmûset] dahi denir.

Vankulu Lugatı - ناموس maddesi

اَلنَّامُوسُ [en-nâmûs] (ʹalâ-vezni اَلْكَافُور [el-kâfûr]) Bir kimsenin hem-sırrıdır ki gayrılardan ketm ettiğin ona izhâr ede. Ve ehl-i kitâb Cîbrîl ʹaleyhi’s-selâma نَامُوسٌ [nâmûs] derler. Ve fi’l-hadîsi: “أَنَّ وَرقَةَ بْنَ نَوْفَلٍ قَالَ لِخَدِيجَةَ وَهُوَ ابْنُ عَمِّهَا وَكَانَ نَصْرَانِيًّا لَئِنْ كَانَ مَا تَقُولِينَ حَقًّا إِنَّهُ لَيَأْتِيهِ النَّامُوسُ الَّذِي كَانَ يَأْتِي مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ” Ve

نَامُوسٌ [nâmûs] Kezâlik sayyâdın ağaçtan yaptığı eve dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı