اَلنَّصَاعَةُ [en-neṡâʹat] (قَنَاعَةٌ [ḵanâʹat] vezninde) ve
اَلنُّصُوعُ [en-nuṡûʹ] (رُجُوعٌ [rucûʹ] vezninde) Bir nesne hâlis olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَصَعَ الشَّيْءُ نَصَاعَةً وَنُصُوعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا خَلَصَ Ve
نُصُوعٌ [nuṡûʹ] Bir nesne vâzıh ve ʹayân olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَصَعَ الْأَمْرُ نُصُوعًا إِذَا وَضَحَ Ve
نَصَاعَةٌ [neṡâʹat] ve
نُصُوعٌ [nuṡûʹ] Bir şey΄in levni pek ak olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَصَعَ لَوْنُهُ إِذَا اشْتَدَّ بَيَاضُهُ Ve doğurmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَصَعَتْهُ الْأُمُّ بِهِ إِذَا وَلَدَتْهُ Ve susuz adam suya kanıp susuzluğunu defʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَصَعَ الشَّارِبُ إِذَا شَفَى غَلِيلَهُ Ve bir kimsenin hakkını ikrâr ve edâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَصَعَ بِالْحَقِّ إِذَا أَقَرَّ بِهِ وَأَدَّاهُ Ve
نَصْعٌ [naṡʹ] (nûn’un harekât-ı selâsıyla) Ak deriye, ʹalâ-kavlin pek ak olan sevbe denir. Ve
نَصْعٌ [Naṡʹ] (nûn’un fethiyle) Bir kızıl dağın ismidir ki esfel-i Ḩicâz’da Yenbuʹ nâm hısnın yesârında Ġavr üzere müşriftir, ʹalâ-kavlin Yenbuʹ ile Ṡafrâʹ beynindedir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı